Sporu meslek olarak benimseyip bununla alakalı
profesyonel düzeyde çalışmalarını sürdüren, spor ile ilgili hayallerinin
peşinde koşup çalışan çok az sporcu kaldı güzel ülkemde. Ülkemize uygulanan ambargolar, bu
ambargolar karşısında da daha farklı organizasyonlara belki de maddi
olanaksızlıklardan dolayı ülke olarak girmememizden, sporcularımız hayallerinin
peşinde koşmak için fırsat bulamıyorlar. Bu şartların oluşamamış olmasının da
etkisiyle bizler de aileler olarak çocuklarımızın tahsil hayatlarına devam
etmesi, bunun sonunda da bir meslek sahibi olmasını istiyor ve hayatımızı,
düzenimizi onlar için kuruyoruz.
Özellikle
alt yapılarda çok fazla sporcumuz mücadele edip başarılı oluyor. Yücel Hatay’ın
“Spor Tarihimiz” adlı kitabında bahsetmiş olduğu gibi, geçmişte Türkiye’de
düzenlenen okullar arası yarışmaların her dalında sporcularımızın çok başarılı
olduğunu okuyup, bilmesek de öğrenebiliyoruz. Lise dönemlerinin sonlarından
itibaren çocuklarımız sürekli olarak okul, özel ders ve dershane üçgeninde
koşuşup duruyorlar. Lise dönemi bitince de birçok çocuğumuz yurt içinde veya
yurt dışında hayatlarını idame ettirebilmek için tahsil yaşamlarına devam
ediyorlar. Bir kısmı da maalesef ülkeye dönüş yapmıyor ve bunu hepimiz
gözlemliyoruz. Dolayısıyla spordan da kopmuş oluyorlar. Özellikle bayan
sporcularımız bu konuda daha da şansız oluyorlar.
Hal böyle
olunca, ülkede tahsillerine devam eden kızlarımızın çok azının sporla birlikte okulunu
devam ettirdiğini görüyoruz. Okul bittikten sonra iş yaşamı, beraber spora
gittiği arkadaşlarının o sırada spor yapmamasının onları etkilemesi veya
evlilik gibi olayların da işin içerisine girmesiyle sporu bırakabiliyorlar.
Aslında evliliğin özellikle bayan sporcuların başarısında önemli bir rol
olduğunu başarılı sporculardan da öğrenebiliyoruz. Türkiye’nin önemli
voleybolcularından olan Neslihan Darnel “Evlilik ortamı benim sporda daha
başarılı olmamı sağlıyor ve bunu tüm bayanlarımıza öneriyorum” cümlesi de
bizlere bunun mümkün olabileceğini gösteriyor.
Tüm bu
olumsuzlukların ortaya çıkmasıyla Kadın Basketbol Liglerimizde takım sayısı
oldukça düşmüştür. Konunun çözümü için 10/07/2012 tarihinde Basketbol
Federasyonunun çağrısıyla Kadınlar Ligi ile alakalı durum değerlendirmesi
yapmak amacıyla bir toplantı düzenlendi. Toplantıda Kadınlar Liginin daha fazla
takımla temsil edilmesi için yabancı konusunu ortadan kaldırma fikri gündeme
gelmiş ve 2012-2013 sezonunda uygulamaya konulması Genel Kuruldan sonra
netleşeceği düşünülüyor.
Bu karar
eğer hayata geçirilirse, ki tüm kulüpler sözlü olarak buna katılıyor, ülke
kadınlar ligi için şu aşamada en iyisi olacaktır. Bizler antrenör veya kulüpler
olarak alt yapımızda olan veya başka takımların alt yapılarında oynayan kız
sporculara hedef alması için bir yol olarak görünüyor.
Bizler bu
konuyla ilgili çalışmalarımıza başladığımız zaman, farklı bir boyutun da ortaya
çıkmış olduğunu gözlemliyoruz. Bu farklı olarak gözlemlediğimiz olay ise
çocuklarımızın spor ile alakalı olarak cesaretlendirilmeye ihtiyaçları olduğunu
görüyoruz. Genç kızlarımızın birçoğu fiziksel ve mental olarak erkek
sporculardan farklı olduğundan onların daha fazla yüreklendirilmesi ve onlara
planlı bir şekilde imkanlar sunulması gerekiyor.
Bizler
spor yöneticileri olarak gelin kız veya kadın sporcularımızı daha da
yüreklendirelim, onların cesaretini artırıp olanaklarımızı zorlayarak sporumuza
kazandıralım. Bizler bu konuda bireysel veya kulüp olarak elimizi taşın altına
koyup her türlü imkanı onlar için sağlayalım…
“Eğer hizmetkar
olacaksan, senin hizmetinden en iyi faydalanacak olanı bul!” Friedrich Nietzche
Saygı ve basketbolla
kalın.
Tahir Soyer
06/09/2012
Tahir Soyer
06/09/2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder