Sporun insan hayatında ki önemini, özellikle küçük
yaşlardan çocuklarımızı spora yönlendirmenin de ne kadar önemli olduğunu
hepimiz biliyoruz. Bizler çocuklarımızı, yeni arkadaşlıklar edinip, eğlence ve
oyun ihtiyaçlarını gidermeleri, yeni bişeyler öğrenip formda kalmaları, heyecan
ve yeteneklerini ortaya koyma, kişisel hedef koyma, bir takımın parçası olma ve
başarılı olma duygusunu tatmaları için spora gönderiyoruz. Dolayısıyla
çocuklarımızın da bir kulüp çatısı altında spor yapmasını tercih
ediyoruz.
Spor kulüplerinin amaçları, özelde birbirlerinin arasında farklılık gösteriyor
olsa da genelde gençleri kötü alışkanlılardan uzaklaştırıp sporu yaşam tarzı
haline getirip, sporcu yetiştirmek oluyor. Spor kulüplerinin de yaşamlarını
idame ettirebilmeleri için üyelere ve özellikle firmalara kendilerine sponsor
olmaları konusunda ihtiyaçları oluyor.
Firmalar da ürünlerini halka ulaştırma konusunda küreselleşen ve gelişen
teknolojilerin yarattığı yüksek rekabetin bir sonucu olarak kendilerini mevcut
potansiyel müşterilere daha iyi ifade edebilmek için pazarlamanın dışında
reklama ihtiyaç duyuyorlar. Son yıllarda bu amaçlarını gerçekleştirmek için
firmalar, bir pazarlama aracı olan sponsorluk konusunu diğer pazarlama amaçları
arasından ön plana çıkarmaya başlıyor. Bu şekilde de ürünlerini spor ve
insanların gönül vermiş olduğu kulüpler üzerinden pazarlamaya çalışıyorlar.
Sonuç olarak bakıldığı zaman, ortada bir karşılıklı ihtiyaçlara dayanan bir
döngü var. İnsanların spor yapması için kulüplere, kulüplerin sporcularını daha
iyi şartlara getirebilmek, onların önünü açmak amacıyla hazırlık kamplarına,
yarışmalara vb gibi olayları yaşatmak için sponsor firmalara, firmaların da
ürünlerini daha fazla satmak için spor kulüplerine dolayısıyla insanlara
ihtiyaçları oluyor.
Bir kısım firmalar sponsorluk konusunda spor kulüplerine, derneklere ve
vakıflara, ya da ihtiyaçlı olan kurum veya çocuklara katkı da bulunup bağış
yapıyor, sponsor oluyor. Biz dahil her nereye olursa olsun bu gibi bağışta
bulunan ya da sponsor olan tüm kişilere ve firmalara bir spor adamı olarak
teşekkür ediyorum. Ülkemize yapılan ambargolar sonucunda, şimdiye kadar çok
büyük sanayilerin ve şirketlerin ülkemizde olamaması, olan bazı firmalarında
radikal karar alıp ürünlerinin pazarlamasını tek kulüp üzerinden yapma
kararlılığını gösterememesi, kulüpleri ve sporcuları zor durumda bırakıyor.
Sizler bu yazıyı okurken, biz gençlerimizin kendilerine hedef koymaları,
takım ruhunu yakalayabilmeleri ve bunlar gibi şeyler adına kulüp olarak
İstanbul Kampı’nda olacağız. İstanbul’da Taç Spor Kulübü, Fenerbahçe Spor
Kulübü ve Galatasaray Spor Kulüpleri ile maç yapmak için bulunuyoruz. Bugün
Fenerbahçe, yarın ise Galatasaray ile maç yapacağız. Bu maçlar bizim
oyuncularımız için çok büyük bir deneyim oluyor. Bu kampı gerçekleştirmemiz
için yardımcı olan LSOK (The Little Society of Kyrenia) derneğine kulübüm ve
şahsım adına çok teşekkür ediyorum.
LSOK Derneği, Girne’de yaşayan yabancıların oluşturduğu bir dernek olup,
aralarında toplamış oldukları yardım paralarını, hayırlı olacak olan işlerde
kullanıyorlar. Bizim de yapmış olduğumuz kampları ve sosyal sorumluluk
projelerimizi görüp bize yardım da bulundular.
Spor kulüplerinin gelirlerinin neler olduğu malumunuz. Çok zor şartlarda
sporcularına gençlere spor yaptırmak için yöneticiler canla başla uğraşıyorlar.
Spor kulüplerine şirketlerin sponsor olması gerekiyor. Tabiiki sponsor olacak
olan firmalara da devletimizin sponsorluk yasasında düzenlemeler getirerek
yardımcı olması gerekiyor.
Hepimizin birbirimize bu ülke de her konuda destek olması gerekiyor. Hadi el
birliği ile geleceğimiz olan gençlerimizi kötü alışkanlıklardan uzak tutmak için
spora yönlendirelim ve onlara destek olalım…
“Bir mum, diğer mumu
tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez
”
MEVLANA

Saygı ve basketbolla
kalın.
Tahir Soyer
23/08/2012
Tahir Soyer
23/08/2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder