14 Nisan 2015 Salı

Bir şeyi çok istemek!

          Hepimiz mutlaka bu yaşımıza kadar televizyonda veya sinemada birçok film izlemiş bulunuyoruz. İzlediğimiz filmler içerisinden bir veya birkaçı bizi etkisi altına alabiliyor. Birçoğunuz gibi beni de etkileyen ve defalarca izlediğim “Titanic” filmi oldu. Geçenlerde ise belki de birçoğunuzun izlemediği, bilmediği, ama beni etkileyen ve duygulanmama neden olan “Buz Prensesi” isimli filmi izledim.
          Olimpiyatları seyrediyorken bir ara vererek bu filmi izlemeye başladım. Film duygusal bir film değildi. Film derslerinde çok başarılı, sürekli A alan ve en büyük yeteneği fizik olan bir kız öğrenciyi anlatıyordu. Annesi ile yıllarca Harward Üniversitesi'ni hayal ediyorlardı. Fizik öğretmeni bir gün kızdan üniversite bursu için bir proje hazırlamasını istiyor . Kız da buz patenindeki hareketlerin bir tür aerodinamik formülü olduğunu düşünerek bu işe girişiyor. Burs komitesini etkileyebilmek için kendini de göstermesi gerekiyor ve bir film çekiyor. Bu film çekimi sırasında buz patenine karşı yeteneği olduğunu farkediyor. Daha sonra Harward Üniversitesi'ne girebilecekken 'bu benim hayalim değil'' diyor ve o bir buz prensesi oluyor.
          Filmin kısa özetinden de anlaşılacağı üzere kız çok kolay bir şekilde burslu olarak dünyanın en kariyerli üniversitesine girebilecekken “bu benim hayalim değil” diyerek girmiyor ve hayalinin peşine düşerek en sevdiği, en çok yapmak istediği şeyi yapıyor.
          “İster çok küçük yaşlarda veya 90 yaşlarında ihtiyar olalım, hepimizin yapmak istediği hayallerimiz mutlaka oluyor” diye her zaman sporcularıma söylediğim bir sözüm vardır. Bu sözümü de “Kurmuş olduğunuz hayallerinizin peşinden gitmek istiyorsanız, yapmak isterim değil yapacağım demelisiniz” diye de başka bir sözle destekliyorum.
          İzlediğim bu filmden sonra, 2012 Londra Olimpiyatlarının daha sonraki yarışlarında, sporcuların ilk başlarda belki de başka hayallerinin olduğunu, fakat sporla tanıştıktan, yapmaya başladıktan ve kendi yeteneklerini farkına vardıktan sonra, eğitim aldığı o spor dalı için ben “bunu yapacağım” diyerek bunu herşeyden fazla istediklerini düşünerek izlemeye başladım.
Michael Phelps: 2008 Pekin ve 2012 Londra Olimpiyatlarında adını en çok duyduğumuz sporcuların başında yer alıyor. 5 yaşında hiperaktiflik tedavisine yardımcı olması amacıyla başladığı yüzme, onu genç yaşta tüm dünyanın alkışladığı bir olimpiyat şampiyonu yaptı. 15 yaşından sonra 2008 yılına kadar 8 yıl boyunca sadece 5 gün havuzdan dışarıda kalıyor. Geriye kalan hergünü havuzda geçiyor.
Ruta Meilutyte: 2012 Londra Olimpiyatlarında Kadınlar 100 metre kurbağalamada altın madalya kazandı. Bunun doğal olduğunu düşünüyorsunuz ama o henüz 1997 doğumlu 15 yaşında bir genç kız.
Oscar Pistorius: 2012 Londra Olimpiyatlarına katılan ilk engelli sporcudur. 1986 yılında iki fibula kemiğinden yoksun doğan bu sporcu, 2004 Atina Paralimpik Oyunlarında 200 metrede altın 100 metrede ise bronz madalya kazandı. Bacaklarında bulunan karbon fiber özel ekipmanlarla koşan Pistorius, atletizm dünyasında yavaş yavaş adından söz ettirmeye başlıyordu. Fakat Uluslararası Atletizm Federasyonu IAAF’in “Avantaj sağlayan herhangi bir ekipmana sahip bir sporcu Olimpiyat Oyunlarında yarışamaz” şeklinde uygulamaya koyduğu kural, Pistorius’un hayallerini sona erdiriyordu.  
          Hayatınızı yönlenirecek hayallerinizi yapmak için ilk önce düşüncelerinize ne kadar güvendiğinizi, bunu ne kadar çok istediğinizi kendinize sormanız gerekiyor. Yani bu hayaliniz için “herşeyden çok istiyorum, bunu hissediyorum ve onun uğruna başka şeylerden vazgeçebilirim” diyor musunuz?
          Bir şeyi çok isteyen, gemileri yakmalı ve geriye dönmemek için kendine söz vermeli, hatta geriye dönüşü imkansız kılması gerekiyor. Kendinizden bir şeyler vermeden, bazı ideallere kavuşamıyorsunuz. Buralara varmak sadece sizin elinizde ve sadece sizin içinizde saklı oluyor. Arkanızda dayılarınız ve amcalarınız siyasi veya başka şeylerle olmuyor. Karar sizlerin…             
Gök yüzündeki yıldızların hepsini isteyemezsin.(İstesen bile elde
etmen zaten imkansız.)

Saygı ve basketbolla kalın.

Tahir Soyer

08/08/2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder