Henüz daha 8 yaşında olan Bora
Altun isimli çocuğumuzu geçenlerde 1999-2000 doğumluların oynadığı Küçükler
Liginde kadroya alıp oyuna koydum. 2004 doğumlu olan sporcum fiziksel olarak
rakiplerine göre bayağı bir küçük duruyordu. Basketbol Okulumuzda
yetiştirdiğimiz Bora, müsabakaların bir oyun olduğunu çok iyi farkında ve
kendisinden iki kat fiziksel olarak üstün oyunculardan korkmadan, mücadelesini
çok iyi sürdürdü.
Başarılı olmak için büyük hedefler
koymalı insan, diyorlar. Tabii ki başarı herkese göre değişiyor. Zengin, Politikacı,
Üst Düzey Yönetici vb gibi olmak istiyor ve bunu yakalayınca da kişiler kendini
başarılı kılıyor. Başarılı olmak bir nevi insanın mutluluğu olarak ortaya
çıkıyor. Bana göre bir meslekte, sporculukta başarılı olmak için ilk başta
hedefleri küçük tutmak gerekiyor. Tıpkı Bora’nın maç içerisinde söylediği gibi
“Topu tut, yere vur.” Yapılan bir işte veya başladığınız bir şeyde, ilk önce
küçük hedefler koyarak başarılı olmayı hedeflemek, daha sonra da bir şeyleri
başardıktan sonra yüksek hedefleri koymak sizi daha ileriye götürüyor.
Bizler çocuklarımızın sağlığı,
mutluluğu, başarısı için hayat kavgamızı sürdürüyoruz. Özellikle onların
çocukluktan itibaren üniversiteyi kazanıp okumaları için neyimiz varsa, bulup
buluşturup ortaya koyuyoruz. Gerekiyorsa tüm mal varlığımızı çocuğumuzun veya
çocuklarımızın okuması için harcıyoruz. Bu olayı o kadar fazla abartıyoruz ki,
sadece üniversite eğitimi ile herşeyin hallolabileceğini düşünüyoruz.
Sanki bizler hiç yağmur altında,
çamurda oynamamışız gibi, onlara bu gibi oyunların da var olduğunu
göstermiyoruz. Çocuklarımız oyun oynamayı bile artık sanal ortamda oynuyorlar
ne yazık ki! Netice olarak çocuklarımızı en verimli çağlarında her şeyden mahrum
bırakıp spor yapmasını dahi engelliyor, onları spora yönlendirmemiş oluyoruz.
Yönlendiren, yollayan, ön ayak olan aileleri ise kutluyorum.
Yazımın giriş kısmında Bora’dan bir
örnek vererek yazıma başladım. Bora ve diğer çocuklarımızın ilk günlerden
günümüze kadar sadece sportif olarak değil, her anlamda ne kadar
geliştiklerini, tüm antrenörler aileleri kadar görüyorlar. Eğer çocuklar
gittikleri spor dalını sevip sevdirilebiliyorlarsa, yaşı hiç farketmez kendi
kendine hedef koyuyor. Koymuş olduğu bu küçük hedefleri başarmanın verdiği
güvenle de, daha büyük hedefler koymayı öğreniyor ve tıpkı bizlerin onları
okutmak için varımızı yoğumuzu ortaya koyduğumuz gibi, başarıyı yakalamak için
herşeyini ortaya koyuyor.
Sporu, ülke olarak genelde araç
olarak kullanıyoruz. Devlet, spor yöneticileri, antrenörler, aileler ve
sporcular olarak sporu, araç olmaktan çıkarıp amaç yapabilirsek çok daha büyük
sporcular yetiştireceğimize inanıyorum. Ancak sporu araç veya amaç olarak
kullansak dahi, eğitime her zaman ihtiyacımız vardır. Sonuç olarak bizler
çocuklarımızı ilk önce çok iyi tanımaya çalışalım. Ona uzaktan bakarak değil,
onunla her konuda konuşmayı başaralım. Sevdiği veya yapmak istediği her neyse
kendi düşüncelerimize uymuyorsa dahi, dünyanın kabul ettiği bir şeyse, yine
onun yapmak istediği şey için yapalım...
“Büyük
başarılar ve mutluluğumuz için ilk başta hedeflerimizi küçük koyalım.” Tahir
Soyer
Saygı ve basketbolla kalın.
Tahir Soyer
11/04/2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder