14 Nisan 2015 Salı

Çocuklarımıza ne kadar değer veriyoruz?

          Hepimiz velisi olarak bulunduğumuz, canımızdan, kanımızdan bir parça olan çocuklarımıza kendimizden fazla değer veriyoruz. Bunun aksini düşünen çok az kişi bulunuyor memlekette. Aksini düşünenlerinden de kafasında problem olduğu herkes tarafından biliniyor. Peki kanımızdan canımızdan olan çocuklarımızın dışında kalan tüm çocuklarımıza veya gençlerimize ne kadar değer veriyoruz?
          Çarşamba günü sabah Türkiye Kadınlar Basketbol 1. Ligi temsilcilerinden İstanbul Üniversitesi Basketbolu Geliştirenler Derneği Kulübünde denenmek üzere Begüm kızımızla birlikte İstanbul Atatürk Havaalanına indik. Bizi Havaalanında Begüm’ün bir aile dostu, ayni zamanda Kıbrıs’ta uzun yıllar yaşamış olan, ancak işlerinden dolayı kendisinin İstanbul’da, karısının ve çocuklarının ise Kıbrıs’ta yaşamak zorunda olan Ömer Bey aldı. Sohbet ettiğimiz zaman bildiğimiz, gözlemlediğimiz olaylar tekrar karşımıza çıktı.
          Çok güzel ve çok büyük olan bu şehri birçoğumuz seviyor. Her fırsat bulduğumuzda gelip görmek, gezmek istiyoruz. Peki burada yaşamak kolay mı? Kesinlikle değil diye düşünüyorum. Bana göre burada nüfusun verdiği cazibeyle daha kolay para kazanabiliyorsunuz, fakat sosyal olarak burada yaşamak, çocuk yetiştirmek pek de kolay görünmüyor. Ömer Bey’le sohbet ederken, işinin burada olduğunu öğrenmiş olmamdan dolayı kendisine sordum. Neden aileni buraya aldırmıyorsun? verdiği cevap çok netti “Çocuklarımın burada büyümesini istemiyorum, Kıbrıs’ta da var ama burada çocuklar çok kolay her türlü sağlığa zararlı maddeleri kullanabiliyor. Buradaki yoğun iş temposundan çocuklarımıza zaman ayıramayabiliyoruz ve bu sefer onları kaybedebiliyoruz.”
          Kıbrıs’ta çoğu insan kaplumbağa hızında çalışıyorken, burada insanlar tavşan hızında karınca gibi çalışıyorlar. Çocuklarına ne kadar değer verebiliyorlar veya bizler çocuklarımıza ne kadar değer verebiliyoruz bu olay da tartışılır düzeyde. Bizler ufak bir yerde yaşadığımız için çocuklarımızı daha kontrol eder vaziyette, hatta herhangi bir sosyal faaliyete gönderirken bile, o faaliyete çocuklarımızı birçoğumuz götürebiliyor. Yaşam tarzımız, imkanlarımız bizlere çocuklarımıza bu değeri vermemizi sağlıyor. Burada ise yine yaşam tarzı ve imkanlar birçok kişiye bu imkanı sağlamıyor.
          Fakat gelin görün ki; ailenin sağlayamadığı imkanları birçok kurum veya kuruluş sağlamaya çalışıyor. Spor adamı vasfımla, doğal olarak spor açısından konuyu ele alıyorum. İlk önce çocuk gideceği spor branşını seçtikten sonra, birinci şansını ailesinin kendisini oraya kayıt yaptırmasıyla yakalıyor. Kendisi aldığı bu şansı iyi değerlendirebiliyorsa, isteklilik, kararlılık ve çok çalışmayla bir yerlere gelebiliyor. Ancak bunu kimse yalnız başına yapamıyor. İşte bu yüzden sağlıklı çalışma ortamlarına, bilirkişilere, güçlü kulüplere ve hepsinden önemlisi yazdıklarımın hepsini yapabilecek güçlü spor politikalarına gereksinim oluyor.
          Burada herşey doğru yapılıyor demiyorum. Tabii ki kendi içerisinde de yanlışlıkar yapılabiliyor. Ama tesis yönünden sporcusunun sağlıklı bir ortamda spor yapmasını, antrenmandan sonra duşunu alabilmesini, antrenmanlara gidip gelmesini sağlaması bir değer olarak karşımıza çıkıyor. Sabah ve akşam veya her istediğinde takımların antrenman yapabilmesini sağlayacak salonlarının olması yine bir değer oluyor. Tabii ki demin de söyledim herşey doğru veya tüm kulüplerin bu şekilde imkanları olmayabiliyor. Fakat gördüğümüz olayların bizlerde yok denecek kadar az olması bizim çocuklarımıza verdiğimiz değerin spor konusunda az olmasıdır. Tabii ki diğer konularda ne kadar değer verdiğimiz de tartışılabiliyor.
          Bizler hep spor ambargosundan bahsediyoruz. Tesisleşme olsa veya bu eksiklikler giderilse ne olacak diye söyleniyoruz. Her zaman söylediğim gibi yarın bize uygulanan spor ambargosu kalksa ne kadar hazırız? Bize uygulanan spor ambargosuna takılı kalmadan, gerekli ve sağlıklı tesisleşmeyi tamamlayıp altyapılarımıza önem göstermeliyiz. Doğuştan itibaren çok yetenekli olan çocuklarımıza sadece sevgi ile sporu yaptıramayız. Onlara gerekli her türlü imkanı sağlamalıyız. Belediyelerimiz veya büyük ulaşım şirketlerimiz bizlere çocukların ulaşımını sağlayarak yardımcı olabilir. Devletimiz kulüp veya kulüpleri düşünme yerine herkese sahip çıkıp, tüm sporcuların yararına olacak tesisleşmeye önem göstermesi gerekiyor. Verilecek öneriler veya yapılacak çok örnekler tüm spor adamlarından gelebilir. Sonuç olarak doğru spor politikaları yaratıp ülke çocuklarımıza veya gençlerimize sportif değeri hep birlikte verelim diye düşünüyorum. Gözbebeğimiz çocuklarımızın eriyip gitmesine seyirci kalmayalım...       
 “Sadece sevgi göstermekle profesyonel sporcu yetiştirilemez, tıpkı sadece ateşle yemek pişirelemeyeceği gibi...” Tahir Soyer         

  

Saygı ve basketbolla kalın.
Tahir Soyer

05/06/2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder