Hepimiz velisi olarak bulunduğumuz, canımızdan, kanımızdan bir parça olan
çocuklarımıza kendimizden fazla değer veriyoruz. Bunun aksini düşünen çok az
kişi bulunuyor memlekette. Aksini düşünenlerinden de kafasında problem olduğu
herkes tarafından biliniyor. Peki kanımızdan canımızdan olan çocuklarımızın
dışında kalan tüm çocuklarımıza veya gençlerimize ne kadar değer veriyoruz?
Çarşamba günü sabah Türkiye
Kadınlar Basketbol 1. Ligi temsilcilerinden İstanbul Üniversitesi Basketbolu
Geliştirenler Derneği Kulübünde denenmek üzere Begüm kızımızla birlikte
İstanbul Atatürk Havaalanına indik. Bizi Havaalanında Begüm’ün bir aile dostu,
ayni zamanda Kıbrıs’ta uzun yıllar yaşamış olan, ancak işlerinden dolayı
kendisinin İstanbul’da, karısının ve çocuklarının ise Kıbrıs’ta yaşamak zorunda
olan Ömer Bey aldı. Sohbet ettiğimiz zaman bildiğimiz, gözlemlediğimiz olaylar
tekrar karşımıza çıktı.
Çok güzel ve çok büyük
olan bu şehri birçoğumuz seviyor. Her fırsat bulduğumuzda gelip görmek, gezmek
istiyoruz. Peki burada yaşamak kolay mı? Kesinlikle değil diye düşünüyorum. Bana
göre burada nüfusun verdiği cazibeyle daha kolay para kazanabiliyorsunuz, fakat
sosyal olarak burada yaşamak, çocuk yetiştirmek pek de kolay görünmüyor. Ömer
Bey’le sohbet ederken, işinin burada olduğunu öğrenmiş olmamdan dolayı
kendisine sordum. Neden aileni buraya aldırmıyorsun? verdiği cevap çok netti
“Çocuklarımın burada büyümesini istemiyorum, Kıbrıs’ta da var ama burada
çocuklar çok kolay her türlü sağlığa zararlı maddeleri kullanabiliyor. Buradaki
yoğun iş temposundan çocuklarımıza zaman ayıramayabiliyoruz ve bu sefer onları
kaybedebiliyoruz.”
Kıbrıs’ta çoğu insan
kaplumbağa hızında çalışıyorken, burada insanlar tavşan hızında karınca gibi
çalışıyorlar. Çocuklarına ne kadar değer verebiliyorlar veya bizler
çocuklarımıza ne kadar değer verebiliyoruz bu olay da tartışılır düzeyde. Bizler
ufak bir yerde yaşadığımız için çocuklarımızı daha kontrol eder vaziyette,
hatta herhangi bir sosyal faaliyete gönderirken bile, o faaliyete çocuklarımızı
birçoğumuz götürebiliyor. Yaşam tarzımız, imkanlarımız bizlere çocuklarımıza bu
değeri vermemizi sağlıyor. Burada ise yine yaşam tarzı ve imkanlar birçok
kişiye bu imkanı sağlamıyor.
Fakat gelin görün ki;
ailenin sağlayamadığı imkanları birçok kurum veya kuruluş sağlamaya çalışıyor.
Spor adamı vasfımla, doğal olarak spor açısından konuyu ele alıyorum. İlk önce
çocuk gideceği spor branşını seçtikten sonra, birinci şansını ailesinin
kendisini oraya kayıt yaptırmasıyla yakalıyor. Kendisi aldığı bu şansı iyi
değerlendirebiliyorsa, isteklilik, kararlılık ve çok çalışmayla bir yerlere
gelebiliyor. Ancak bunu kimse yalnız başına yapamıyor. İşte bu yüzden sağlıklı
çalışma ortamlarına, bilirkişilere, güçlü kulüplere ve hepsinden önemlisi
yazdıklarımın hepsini yapabilecek güçlü spor politikalarına gereksinim oluyor.
Burada herşey doğru
yapılıyor demiyorum. Tabii ki kendi içerisinde de yanlışlıkar yapılabiliyor.
Ama tesis yönünden sporcusunun sağlıklı bir ortamda spor yapmasını, antrenmandan
sonra duşunu alabilmesini, antrenmanlara gidip gelmesini sağlaması bir değer
olarak karşımıza çıkıyor. Sabah ve akşam veya her istediğinde takımların
antrenman yapabilmesini sağlayacak salonlarının olması yine bir değer oluyor. Tabii
ki demin de söyledim herşey doğru veya tüm kulüplerin bu şekilde imkanları
olmayabiliyor. Fakat gördüğümüz olayların bizlerde yok denecek kadar az olması
bizim çocuklarımıza verdiğimiz değerin spor konusunda az olmasıdır. Tabii ki
diğer konularda ne kadar değer verdiğimiz de tartışılabiliyor.
Bizler hep spor
ambargosundan bahsediyoruz. Tesisleşme olsa veya bu eksiklikler giderilse ne
olacak diye söyleniyoruz. Her zaman söylediğim gibi yarın bize uygulanan spor
ambargosu kalksa ne kadar hazırız? Bize uygulanan spor ambargosuna takılı
kalmadan, gerekli ve sağlıklı tesisleşmeyi tamamlayıp altyapılarımıza önem
göstermeliyiz. Doğuştan itibaren çok yetenekli olan çocuklarımıza sadece sevgi
ile sporu yaptıramayız. Onlara gerekli her türlü imkanı sağlamalıyız.
Belediyelerimiz veya büyük ulaşım şirketlerimiz bizlere çocukların ulaşımını
sağlayarak yardımcı olabilir. Devletimiz kulüp veya kulüpleri düşünme yerine herkese
sahip çıkıp, tüm sporcuların yararına olacak tesisleşmeye önem göstermesi
gerekiyor. Verilecek öneriler veya yapılacak çok örnekler tüm spor adamlarından
gelebilir. Sonuç olarak doğru spor politikaları yaratıp ülke çocuklarımıza veya
gençlerimize sportif değeri hep birlikte verelim diye düşünüyorum. Gözbebeğimiz
çocuklarımızın eriyip gitmesine seyirci kalmayalım...
“Sadece sevgi göstermekle profesyonel sporcu
yetiştirilemez, tıpkı sadece ateşle yemek pişirelemeyeceği gibi...” Tahir Soyer
Saygı ve basketbolla kalın.
Tahir Soyer
05/06/2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder