Muhtemelen bugün bir arkadaşınızla sohbet etmişsinizdir.
Neler konuştuğunuzu bir düşünün .Ya da günlük yaşantınızda neler yaşadığınıza,
neler düşündüğünüze bir göz atın. Güncel örneklerden yola çıkarsak; elektrikler
veya telefon kesik, internet yok. Üstüne üstlük Kar-İş sendikası eylem yaptı
çocuğunuzu okula nasıl göndereceksiniz? Hafta sonu gönül vermiş olduğunuz
takımın maçı vardı ve mutlu olmanızı sağlayacak şekilde maç sonuçlanmadı. Buna
benzer durumlarda hemen yarayı tespit edip sorunları çözmeye çalışırsınız. Bu
çoğunluğa ben de dahilim. Bizler birkaç arkadaşımızla kahvede, ayaküstü ya da
bizim memleketin bir geleneği olan içki muhabbetlerinde ülkenin tüm sorunlarını
masaya yatırıp, hemen çözüm üretiyoruz. İçkinin tesiriyle de küfürleri basarak
hemen 2-3 değişik çözüm üretiyoruz. Ertesi gün ayık kafayla karşımıza çıkan
herhangi bir sorunla ise yine yüz yüze kalıyoruz.
Spor
kulüplerimizde de yukarıdaki örnekte verdiğim gibi kolay yoldan düşünen, çözüm
üreten çok sayıda yönetici bulunuyor. Yani sorunları içki muhabbetindeki,
ayaküstü sohbetlerimizdeki gibi çözmeye çalışıyorlar. Spor yöneticiliği
konusunda da seçim yaparken titiz davranıp bu konumlara gelecek kişilerde belli
başlı özellikler aramalıyız. Kişisel özellikleri ve liderlik vasıfları uygun
insanların spor yöneticiliği yapmalarına sözümüz yok. Hatta gereklidir de,
gönül vermiş olduğu takımı yönetmek, onu daha ileriye taşımak bu vasıflardaki
insanların en büyük mutluluğu olacaktır ve bizlerin de bu vasıflardaki
yöneticilere ihtiyacımız var ancak bu yöneticilerin de teknik olarak
eksiklerinin tamamlanması ve spor konusunda eğitimli uzmanlar tarafından
yönlendirilmesi gerekiyor. Bizler bu yöneticilerin sadece liderlik ve karar alma
yönlerinden faydalanmalıyız. Nasıl profesyonel sporcular üniversitede sporla
ilgili bir bölüm (Beden Eğitimi, Antrenörlük Bölümü, Spor Yöneticiliği, vb.)
bitirip kariyerlerini bu branşlar içinde sürdürüyorlar, farklı meslekler de
icra edip, görüş bildirmiyorsa, bir doktorun, mühendisin alanına girmiyorsa
farklı mesleklerdeki insanların da spor yöneticiliği yapma konusunda daha
dikkatli olmaları gerekmektedir.
Bu konuda
ne yapılması yönünde bir önerimiz var. Ülkemizde veya yurt dışında spor bölümlerini
okuyan spor insanlarının tamamı kendi mesleklerini icra edemiyor ve geçimlerini
başka şekilde sürdürmeye çalışıyorlar. Benim düşünceme göre Devletimiz spor
kulübü veya derneklerin tüzüklerini bir şekilde düzenleyip, her kulübün bir
spor insanını profesyonel anlamda işe almasını sağlamalıdır. Bu konuda
yükselecek sesleri ve itirazları duyar gibiyim. “Kulüpler kendi kendilerini
idame edecek kadar sağlıklı bir yapıya ulaşmışlar mıdır ?” Evet doğru soru
soruyorsunuz. Ancak Devlet kulüplerimize kendilerini tanıtabildikleri değerde
her yıl ödenekler çıkarmaktadır. Bu ödenekler biraz daha artarsa,
üniversitelerin sporla ilgili bölümlerinden mezun gençlerimiz yönetiminde görev
alacakları kulüp veya dernekleri daha ileri seviyelere taşıyabilir. Kuşkusuz bu
da ülkemiz sporuna katma değer olarak dönecektir.
Kulüplerin göreve getirecekleri spor adamları, kulübün amaçlarına
ulaşmasında önemli rol oynarlar. Bu spor adamlarının işi, zamanında karar almak
ve özellikle belirli derecelerde riskler taşıyan kararlar almaktan ibaret
olması gerekir. Aslında kulüplerin göreve getirecekleri spor adamları bir nevi
CEO (Baş yönetici, kulübün tüm sorumluluğunu ve yönetimin başını çeker. Ama
yönetim kurulundan bağımsız değildir) olmalıdır.
Kulüpler göreve getirecekleri bu spor adamlarını nasıl
ödeyeceklerini düşünmektedirler. Kulüplerimizin bir yıl içerisinde, başarısız
transfer, sprocu ödemeleri, basın ilişkileri, antrenör seçimleri, kulübün
karakterini kamuoyuna ve sporculara yansıtamama gibi pek çok konuda sıkıntıları
olmaktadır. Yöneticilerin bu yaşadıkları olumsuzlukları düşündüğünüzde bunların
kat kat üzerinde paralar ödediklerini göreceksiniz. Bu tür ilişkileri
ayarlayabilmek profesyonel idarecilerin işi olması gerekmektedir. Herkes her
şeyi bilmek zorunda değildir. İyi başkan olmak, iyi idareci olmak, her şeyden
anlamak, anlamına gelmez. İyi başkan ve yönetici olmanın yolu, o işin ehli olan
kişileri bulup kulüp de görev vermesiyle olacaktır.
Günümüzde
de bütün dünyada tüm branşlarda başarılı takımların başlarında, başkanların ve
yönetim kurulu üyelerinin yerine, yöneten, mali ve maddi ilişkileri ayarlayan,
kulübü görüntü ve yorum olarak kamuoyunda temsil eden ve sorumluluk alan spor
adamları mevcuttur.
Profesyonellikten uzak, profesyonel kulüpleri yönetemeyiz.
Eğer bu sistemi anlamaya çalışıp, onu kulüplerimizde uygulamaya geçiremezsek
daha çok bağırırız. Daha çok seyircimizi taraftarımızı üzüp mutsuz kılıp,
onları kendimizle akraba yaparız.
BABANIZIN HAYRINA İŞ YAPMAKLA PROFESYONELLİK OLMUYOR.
Saygı ve basketbolla kalın.
Tahir Soyer
21/02/2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder