14 Nisan 2015 Salı

Herkes her şeyi biliyor!

          Muhtemelen bugün bir arkadaşınızla sohbet etmişsinizdir. Neler konuştuğunuzu bir düşünün .Ya da günlük yaşantınızda neler yaşadığınıza, neler düşündüğünüze bir göz atın. Güncel örneklerden yola çıkarsak; elektrikler veya telefon kesik, internet yok. Üstüne üstlük Kar-İş sendikası eylem yaptı çocuğunuzu okula nasıl göndereceksiniz? Hafta sonu gönül vermiş olduğunuz takımın maçı vardı ve mutlu olmanızı sağlayacak şekilde maç sonuçlanmadı. Buna benzer durumlarda hemen yarayı tespit edip sorunları çözmeye çalışırsınız. Bu çoğunluğa ben de dahilim. Bizler birkaç arkadaşımızla kahvede, ayaküstü ya da bizim memleketin bir geleneği olan içki muhabbetlerinde ülkenin tüm sorunlarını masaya yatırıp, hemen çözüm üretiyoruz. İçkinin tesiriyle de küfürleri basarak hemen 2-3 değişik çözüm üretiyoruz. Ertesi gün ayık kafayla karşımıza çıkan herhangi bir sorunla ise yine yüz yüze kalıyoruz.
          Spor kulüplerimizde de yukarıdaki örnekte verdiğim gibi kolay yoldan düşünen, çözüm üreten çok sayıda yönetici bulunuyor. Yani sorunları içki muhabbetindeki, ayaküstü sohbetlerimizdeki gibi çözmeye çalışıyorlar. Spor yöneticiliği konusunda da seçim yaparken titiz davranıp bu konumlara gelecek kişilerde belli başlı özellikler aramalıyız. Kişisel özellikleri ve liderlik vasıfları uygun insanların spor yöneticiliği yapmalarına sözümüz yok. Hatta gereklidir de, gönül vermiş olduğu takımı yönetmek, onu daha ileriye taşımak bu vasıflardaki insanların en büyük mutluluğu olacaktır ve bizlerin de bu vasıflardaki yöneticilere ihtiyacımız var ancak bu yöneticilerin de teknik olarak eksiklerinin tamamlanması ve spor konusunda eğitimli uzmanlar tarafından yönlendirilmesi gerekiyor. Bizler bu yöneticilerin sadece liderlik ve karar alma yönlerinden faydalanmalıyız. Nasıl profesyonel sporcular üniversitede sporla ilgili bir bölüm (Beden Eğitimi, Antrenörlük Bölümü, Spor Yöneticiliği, vb.) bitirip kariyerlerini bu branşlar içinde sürdürüyorlar, farklı meslekler de icra edip, görüş bildirmiyorsa, bir doktorun, mühendisin alanına girmiyorsa farklı mesleklerdeki insanların da spor yöneticiliği yapma konusunda daha dikkatli olmaları gerekmektedir.
          Bu konuda ne yapılması yönünde bir önerimiz var. Ülkemizde veya yurt dışında spor bölümlerini okuyan spor insanlarının tamamı kendi mesleklerini icra edemiyor ve geçimlerini başka şekilde sürdürmeye çalışıyorlar. Benim düşünceme göre Devletimiz spor kulübü veya derneklerin tüzüklerini bir şekilde düzenleyip, her kulübün bir spor insanını profesyonel anlamda işe almasını sağlamalıdır. Bu konuda yükselecek sesleri ve itirazları duyar gibiyim. “Kulüpler kendi kendilerini idame edecek kadar sağlıklı bir yapıya ulaşmışlar mıdır ?” Evet doğru soru soruyorsunuz. Ancak Devlet kulüplerimize kendilerini tanıtabildikleri değerde her yıl ödenekler çıkarmaktadır. Bu ödenekler biraz daha artarsa, üniversitelerin sporla ilgili bölümlerinden mezun gençlerimiz yönetiminde görev alacakları kulüp veya dernekleri daha ileri seviyelere taşıyabilir. Kuşkusuz bu da ülkemiz sporuna katma değer olarak dönecektir.
          Kulüplerin göreve getirecekleri spor adamları, kulübün amaçlarına ulaşmasında önemli rol oynarlar. Bu spor adamlarının işi, zamanında karar almak ve özellikle belirli derecelerde riskler taşıyan kararlar almaktan ibaret olması gerekir. Aslında kulüplerin göreve getirecekleri spor adamları bir nevi CEO (Baş yönetici, kulübün tüm sorumluluğunu ve yönetimin başını çeker. Ama yönetim kurulundan bağımsız değildir) olmalıdır.
Kulüpler göreve getirecekleri bu spor adamlarını nasıl ödeyeceklerini düşünmektedirler. Kulüplerimizin bir yıl içerisinde, başarısız transfer, sprocu ödemeleri, basın ilişkileri, antrenör seçimleri, kulübün karakterini kamuoyuna ve sporculara yansıtamama gibi pek çok konuda sıkıntıları olmaktadır. Yöneticilerin bu yaşadıkları olumsuzlukları düşündüğünüzde bunların kat kat üzerinde paralar ödediklerini göreceksiniz. Bu tür ilişkileri ayarlayabilmek profesyonel idarecilerin işi olması gerekmektedir. Herkes her şeyi bilmek zorunda değildir. İyi başkan olmak, iyi idareci olmak, her şeyden anlamak, anlamına gelmez. İyi başkan ve yönetici olmanın yolu, o işin ehli olan kişileri bulup kulüp de görev vermesiyle olacaktır.
          Günümüzde de bütün dünyada tüm branşlarda başarılı takımların başlarında, başkanların ve yönetim kurulu üyelerinin yerine, yöneten, mali ve maddi ilişkileri ayarlayan, kulübü görüntü ve yorum olarak kamuoyunda temsil eden ve sorumluluk alan spor adamları mevcuttur.
Profesyonellikten uzak, profesyonel kulüpleri yönetemeyiz. Eğer bu sistemi anlamaya çalışıp, onu kulüplerimizde uygulamaya geçiremezsek daha çok bağırırız. Daha çok seyircimizi taraftarımızı üzüp mutsuz kılıp, onları kendimizle akraba yaparız.

BABANIZIN HAYRINA İŞ YAPMAKLA PROFESYONELLİK OLMUYOR.

Saygı ve basketbolla kalın.

Tahir Soyer

21/02/2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder