14 Nisan 2015 Salı

Değer sizce nedir?

          Amerika’nın en önemli üniversitelerinden biri olan Stanford’un nasıl kurulduğunu birçoğunuz biliyorsunuz. Harvard Üniversitesinde okuyan oğullarını kaybeden yaşlı çiftin, Harvard’da çok mutlu olan ve trafik kazasında kaybettikleri oğullarının anısına, okul sınırları içerisinde bir yere, bir anıt dikmek istekleriyle başladı.
          Yaşlı çiftin giyim tarzı, taşralı olmaları, rektörün suratının asılması ve sinirlerinin gerilmesine sebep olsa da, sonuçta kısa bir görüşme olanağı buldular. Yaşlı çift rektöre isteklerini söyledikleri zaman rektör “Biz Harvard’da okuyan ve sonra ölen herkes için bir anıt dikecek olsak, burası mezarlığa döner.” diye çıkıştı. Yaşlı kadın “Hayır Anıt değil. Belki, Harvard’a bir bina yaptırabiliriz.” cevabını verince, rektör ise “Siz bir binanın kaça mal olduğunu biliyor musunuz? Sadece son yaptığımız bölüm yedi buçuk milyon dolardan fazlasına çıktı.” yanıtını vererek tartışmaya son noktayı koyduğunu düşünüyordu. Bunun üzerine yaşlı kadın sessizce kocasına dönerek “Üniversite inşaatına başlamak için gereken para bu muymuş? Peki, biz niçin kendi üniversitemizi kurmuyoruz, o halde?” deyince yaşlı adam başıyla onayladı, rektörün yüzü karmakarışık oldu. Bay ve bayan Stanford dışarı çıktılar, Doğu California’ya, Palo Alto’ya gittiler ve Harvard’ın artık umursamadığı oğulları için, onun adını ebediyen yaşatacak olan Stanford Üniversitesini kurdular.
          "Değer" kelimesinin bir çok anlamı olduğunu yaşantımız içerisinde hepimiz görüyoruz ve biliyoruz. Değer kelimesini bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, değdiği karşılık, kıymet, para ile ölçülebilen karşılığı olarak gözlemleyebiliyoruz. Bazen karşımıza matematik içerisinde, bir mal veya hizmete verdiği göreli önem, kimi zaman üstün, yararlı nitelikleri olan kimse, bir varlığın ruhsal, toplumsal, ahlaksal ya da güzellik yönünden taşıdığı düşünülen yüksek veya yararlı nitelik olarak karşımıza çıkıyor.
          Hepimizin hayata bakış açısı, yaşam tarzı farklı olabiliyor. Sevdiğimiz renkler, hayvanlar, arabalar, eşyalar da çeşitlilik gösteriyor. Kişilere, olaylara, spora, doğaya, güzel sanatlara, müziğe vb. gibi herşeye verdiğimiz değer de farklı olabiliyor. Ayni şeylere olmasa da, hepimiz sevdiğimiz şeylere ayni oranda değer veriyoruz.
          Bizler bireyler olarak değer verdiğimiz şeyler için mutlu veya mutsuz olabiliyoruz. Mutsuz olsak bile, bu verdiğimiz değer büyük olduğundan yine ayni şekilde değer vermeye devam ediyoruz. Önemli olan hiç ilgilenmediğimiz, belki de hiç sevmediğimiz şeylere değer vermek daha anlamlı olabiliyor. Önyargılı bir şekilde, kişilerin kılık kıyafetine, diline, dinine, ırkına, onun için önemli olan şeyleri sevmeseniz bile, dinlemek, anlamaya çalışmak, olabilirliği varsa birşeyler yapmak sizin verdiğiniz bu değerden dolayı, daha fazla değer görmenizi sağlıyor.
          Ülke olarak gençliğe, spora, sporcuya yeterli değeri verebiliyor muyuz? Eğer yeterince değer verilmiş olsaydı, sporumuz daha üst seviyelerde olacaktı. Eğitim sistemimiz, spor planlamalarımız, spora ve sporcuya bakış açımız verdiğimiz değer değişmedikçe daha üst seviyelere çıkmamız mümkün olmayacaktır.
          Sporu yeniden yapılandırmak için değer vermek zorundayız. Mayıs ayı sonunda yapılacak "Spor şurası" sporun geleceğinin aydınlık olması adına çok önem arz ediyor. Spor ve eğitim ilişkisi, spor yönetimi eğitimi ve spor merkezi salonlarının oluşturulması konusunda değer verilmeli diye düşünüyorum. "Sevdiğimizin değerini yaşarken bilmeliyiz ve göstermeliyiz. Sonra çok geç kalmış oluyoruz." diye söylenmiş olan bu söz çok şey ifade ediyor. Ülkemizin geleceği adına herşeye devlet ve ilgili bireyler olarak değer vermeliyiz. Bu değeri yeterince gösteremezsek, hepimiz herşeyde geç kalmış olacağız...
Size göre değersiz olan bir şey, başkaları için DEĞER'dir.” Tahir Soyer

Saygı ve basketbolla kalın.

Tahir Soyer

28/02/2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder