14 Nisan 2015 Salı

Dışarıdan bakabilmek!

          Geçmişten günümüze, her alanda olduğu gibi sporda da büyük değişimler olduğunu gözlemliyoruz. Aslında bu değişimi, spora başladığımız günden itibaren kendimizde de görüyoruz. Bu değişimleri, bilinçli ve güncel gelişmeleri de takip ederek yaşarsak başarılı sonuç alabiliriz.
            İnsanlar güncel olayları, dünya üzerindeki değişimleri  kitle iletişim araçları sayesinde öğreniyor ve takip ediyor. Teknik bir konu olan sporda ise kitle iletişim araçlarından öğrenmenin dışında, sporcuların dünyadaki gelişmeleri bire bir yaşayarak, izleyerek öğrenmesi gerekiyor. Özellikle bizim gibi ada ülkelerinde kendi içlerinde kalmayıp, farklı rakiplerle mücadele içerisine girmeleri, onların neler yaptıklarını gözlemlemeleri gerekiyor.
          Spor kamplarının amacının daha önce yazmış olduğum bir köşe yazımdaki gibi, sevdiği ve gönül vermiş olduğu sporun temel becerilerinin yanında, takım ruhu, paylaşım, disiplin, fair play gibi olguları kazandırmak olduğunu da hepimiz biliyoruz.
          Kampların sadece sporcu gelişimi için değil biz antrenörler için de gerek deneyim gerekse de kendi imkanlarımız ile karşılaştırma fırsatı sağlaması açısından oldukça faydalı olduğu bilinciyle geçtiğimiz günlerde Genç Basketbol Takımımızı İstanbul Kampına götürdük.
          Bu tarz deneyimler ve renklerine gönül vermiş oldukları, ulaşılmaz görülen Fenerbahçe, Galatasaray gibi büyük takımlarla maç yapmaları, kendilerini göstermeleri, kendilerine güven geliştirmeleri açısından büyük tecrübe oluyor. Spor gerek bireysel gerek takım halinde yapılsa da,  bu birikimleri sadece yurtdışına düzenlediğimiz kamplar sayesinde edinebiliyoruz.
          Kampın ilk günü 1947 yılında kurulmuş ve çok güzel tesisleri olan Taç Spor ile maçımızı yaptık. Bizim kategorimizde olan bu takımla başa baş mücadele edip, çok iyi bir görüntü sergiledik. Hatta takım olarak bazı dönemlerde daha iyi mücadele ettiğimizi söyleyebilirim. Türkiye Basketbol Federasyonunun Gençler Liginde bir tane 1994 doğumlu baskebolcunun oynamasına izin vermesi ve Taç Spor Kulübünün de pivot bölgesi için bu oyuncuyu seçmesi, bizim bu oyuncuya karşı ne kadar önlem almaya çalışsak da bu rakibin avantajı oldu. Sonuç olarak zevkli ve mücadele içerisinde geçen bir maçtan 82-76 mağlup ayrıldık.
          Kampın ikinci ve üçüncü günü Fenerbahçe ve Galatasaray yıldız takımları ile maçlarımızı oynadık. Buradan baktığımız zaman Anadolu Efes ile birlikte her iki kulübünde alt yapıları için büyük yatırımlar yaptığını gözlemliyoruz. Her iki takımla yaptığımız maçların üçüncü periyoduna kadar çok güzel mücadele ettik. Dördüncü periyotlarda fizik-kondisyon olarak daha hazır olan rakiplerimiz yeteneklerini de ön plana çıkararak bizi farklı mağlup ettiler. Genç takımımız yapılan bu maçlarda, fizik olarak daha uzun ve iri olan bu takımlarla çok iyi mücadele edip kendilerini ve ülke basketbolunu temsil ettiler. Onları ve hocalarını bir kez daha kutluyor başarılarının devamını diliyorum.
          Bizler her geçen gün profesyonel olmaya çalışıyoruz. Bu işi yaparken de heyecan duyuyoruz. Bu gibi büyük kulüplerin nasıl yönetildiğini biraz bile görmek bizlerin daha iyi bir şekilde gelişmesini sağlıyor. Bizler spora sportif değerlerle yaklaşırken aslında amatör çerçevede çalıştığımızı da bu gibi büyük takımları ziyaret ettiğimiz zaman algılayabiliyoruz. Bizler koyduğumuz hedeflere emin adımlarla yaklaşıyoruz…  
 “Yapılırken heyecan duyulmayan işler başarılamaz.”EMERSON


Saygı ve basketbolla kalın.

Tahir Soyer

30/08/2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder