Üzülerek belirtmek istiyorum ki,
maddi değerler, evrensel değerlerin yerini almakta olduğunu gözlemliyorum.
Maddiyat yüzünden birçok insan çıkarcı, dedikoducu, karalamacı vb gibi
davranışlara bürünüyorlar. İnsanların kişisel ve toplumsal ilişkilerinde
evrensel değerler gibi doğru davranışları beklemeleri doğal olmasına karşın, bu
davranışlarla karşılaşmaları, hayatın tüm evresinde her geçen gün daha da
zorlaşıyor.
“Değer” bir şeyin önemini belirlemeye
yarayan soyut ölçü, değdiği karşılık, kıymet, veya şahsın tanıdığı yüksek ve
yararlı nitelik olarak sözlükte tanımlanıyor. Düşünce, eylem, işlem veya
nesnenin insan için taşıdığı önemi belirleyen niteliğe ve niceliğe ilişkin
inançlar olarak “psikolojik değer” açıklanıyor. Çeşitli olaylar, olgular,
fikirler karşısında bireylerin tepki ve fikir birliği olarak da “toplumsal
değer” olarak değerlendiriliyor.
Karşımızdaki kişilerin özellikleri,
niyetleri, istekleri ve davranışları hakkında kararı kendi değerler
penceremizden veriyoruz. Karşımızdaki kişide, kendi değerler penceremiz
içerisinde davranışlar görüyorsak onaylıyoruz. Bu durumun tersi oluyorsa o kişi
veya kişileri yadırgıyor ve reddediyoruz.
İnsanlar yaşadığı veya bulunduğu
yeri, kendi değerlerine göre yargılıyor. Aynı zamanda insanlar yaşadığı veya
bulunduğu yer tarafından toplum değerlerine göre yargılanıyor. Bu karşılıklı
yargılamaların o toplumu oluşturan kişiler arasında bir istikrara kavuşma
noktasında toplumsal bir kültür değerleri bütünün oluştuğu görülüyor. Fakat
oluşan her kültür sahip olunması gereken değerleri ihtiva etmeyebiliyor.
“Evrensel değerler”, doğanın içinde
kendiliğinden var olan değerler olarak açıklanıyor. Başka bir deyişle,
insanoğlunun doğuştan sahip olduğu hak ve özgürlüklerin belli kriterlere bağlı
olarak yaşamasını, garanti altına almayı hedefleyen fikri, ahlaki ve sosyal
değer yargıları olarak açıklanıyor.
Antropolog Robert Edgerton, tarihte
yaşamış üç yüz kadar uygarlığı inceliyor ve bu konu hakkında kanıtlanan önemli
bir takım bulguları açıklıyor. Ben de sizlerle bu bulguları paylaşmak
istiyorum. Kültürün de toplumsal ve canlı bir olgu olduğunu göz önüne alarak
sahip olduğu değerlerin evrensel değerlerle taban tabana zıt olduğu bir kültür
düşünüldüğünde, bu kültürün dolayısıyla toplumun doğal seleksiyona tabi
tutularak doğa tarafından yok edileceği sonucuna varmak yanlış olmuyor.
Edgerton tarafından incelenen bu
uygarlıklar içerisinde, kültürleri evrensel değerlerden yoksun olanların zaman
içinde yok olduğu sonucuna varıyor. Kültürel ve evrensel değerler arasındaki
ilişkinin ne kadar önemli olduğu görülüyor.
Şimdi sizler için nelerin evrensel
değer olduğunu biraz düşünerek veya hissederek bulmaya çalışın. Antropolog Robert
Edgerton incelediği, tespit ettiği ve genel olarak altı maddede ifade ettiği
evrensel değerlerin neler olduğunu sizlerle paylaşıyorum.
Gerçeğe
saygı-Kişisel bütünlük-Hakkaniyet-İnsan onuruna saygı-Hizmet-Sevgi
Evrensel değerler hayatın her
noktasında bulunması gereken kurallar olması gerekiyor. Spor yapan kişilerin
evrensel değerleri daha iyi anladığını ve uygulayabildiğini gözlemliyoruz.
Profesyonel sporcuların büyük bir çoğunluğu bunu uyguluyor. Şimdi bu altı
maddeyi sporculara uyarlayarak anlatmaya çalışmak istiyorum.
Saygı: Saymak fiilinden ortaya çıkan bu kelimenin, “Gerçeğin
bizim istediğimize göre değiştirilemeyeceği inancı” ve “davranışlarımızı
gerçeği düşünerek yapmak” olduğu açıklanıyor. Sporcu yaptığı spor dalı ne
olursa olsun sürekli oyunda olmak ve oynamak istiyor. Fakat iyi bir alt yapı
eğitimi almış bir sporcu ilk önce kendisine, arkadaşlarına, hocasına, kulüp
yönetimine, taraftarlarına ve ülkesine saygılı olmayı öğreniyor. Bu aldığı
saygı kültürü neticesinde, sürekli oynamak istese bile gerçeğin kendi
istediğine göre değişmeyeceğini, teknik kadronun almış olduğu karara saygılı
davranması gerektiğini biliyor. Oyuna istediği şekilde giremiyorsa da
davranışlarının ne olduğunu ve neden oyuna giremediğini düşünerek, ne
gerekiyorsa yapıyor.
Kişisel
Bütünlük: İnsan özünün, sözünün ve
davranışının bir bütün içerisinde olmasıdır diye açıklanıyor. Sporcuların büyük
bir çoğunluğu tüm benliğini saha içerisinde yansıtıyor. Kişisel bütünlüğün
özünde gerçeğe saygı olduğundan sporcu saygı çerçevesinde davranış ve
tavırlarında
Hakkaniyet:
Haklı olana hakkını vermek demek
olarak açıklanıyor. Hak ve hakkaniyet bütün kültürlerde yer alan değerlerdir.
Adalet ve kavramının ve hukuk sistemlerinin önünde bu değerler var oluyor.
Özellikle bir çok çalışma alanında veya işe alışlarda hak edenlerin önünde hak
etmeyenlerin yer aldığı gözlemleniyor. Sporda ise sürekli çalışan,
antrenmanlara katılan, kendine, arkadaşlarına ve hocasına saygılı davranan
sporcular kesinlikle emeklerinin karşılığını hak ediyorlar.
İnsan
onuruna saygı: İnsan onuru “Can’ın” bir
parçasıdır ve doğuştan geliyor. Burada insan yeni doğmuş bir bebek, fakir veya
zengin olsun onurları yönünden eşit bulunuyor. Bir çok sporcu yaptığı spor ne
olursa olsun karşısındaki sporcunun onurunu kırmıyor. Kıranlar da büyük cezalar
alıyorlar. Ancak onur kırıcı davranışda bulunan sporcular spor hayatı bittikten
sonra toplum tarafından dışlanabiliyor.
Hizmet:
Kısaca “Biz yaşadığımızdan dolayı
birbirimize hizmet etmekle yükümlüyüz” ifadesi hizmet değerini özetliyor.
Özellikle takım oyunlarında daha belirgin olmasına karşın tüm branşlarda
sporcular kendilerine, takım arkadaşlarına, ailelerine, kulüp taraftarlarına ve
ülkelerine hizmet ediyorlar. Sağlıklı yaşam için kendilerine, sağlıklı
yaşadıkları ve profesyonel yaşamdan dolayı ailelerine, birlikte oynadığı takım
arkadaşları ile birlikte başarılı olmaları adına, taraftarların mutlu olması
ile ilgili, ülke tanıtımına katkı koymak için hizmette bulunuyorlar.
Sevgi:
Sevgi insanın en temel
ihtiyaçlarından birisidir. Sevgi, duygu ve düşüncelerin paylaşılması incelmesi,
böylece tutarlı ve zengin hale gelmesidir diye açıklanıyor. İnsanoğlu, sevdiği
canlı ve cansız ne olursa olsun, sevdiği şeyin acısı ile kendiside acı duyuyor.
Sporcular ise takım ve rakip oyuncuların herhangi bir acısı ile kendi acısıymış
gibi acı çekiyor. Bununla kalmayıp sporcular çok sevip yapmış olduğu spor
dalında başarısızlık sonucunda acı çekiyor.
“Evrensel değerlere sahip olmayan kişiler, fanatik
taraftarlar olabiliyor veya ideolojilere bağnazca bağlanabiliyorlar” Tahir
Soyer
Saygı ve basketbolla
kalın.
Tahir Soyer
04/10/2012
04/10/2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder