15 Nisan 2015 Çarşamba

Kendin olmak!

          Geçenlerde bir arkadaşımla sohbet ediyordum. Sohbetimizin odak noktası yazmış olduğum köşe yazılarımın üzerine devam edip, konular ardı arkasına geliyordu. Konuşmaların bizi yönlendirmesiyle, “kişilerin kendisi olmaları” yönünde bir köşe yazısı yazma fikri bende oluştu.

           Bebeklikten ilkokul çağına kadar çocuklarımız var olabilmenin bir göstergesi olarak “fark edilme” adına neler yaptıklarını hepimiz gözlemliyoruz. İlkokul çağlarında bazı çocukların, varlıklı, ders notları yüksek, zeki veya öğretmen çocukları ile olan arkadaşlıkları hep fark edilme adına olabiliyorsa da günün sonunda çocukların kendi olamaması gibi bir durum ortaya çıkıyor. Peki bu durum sadece ilkokulda mı kaldı? Bence cevap kocaman bir hayır oluyor. Size göre de bunun cevabının hayır olduğunu düşünüyorum. İnsanlar hayatları boyunca tek başlarına birşeyler yapamıyorlar, bunun için hep başkalarının yanında olmayı düşünüyorlar. Son zamanlarda birçok kişi, tanıdıkları nüfuzlu kişiler sayesinde birçok şeyi elde ediyor veya onların ismi ile elde etmeye çalışıyorlar. Fakat bu olay Dünya üzerindeki medeni ülkelerde olmuyor.

           Kişilerin ne kadar “kendim gibi davranıyorum” diye söylemleri olsa da, bunu yapmak o kadar da kolay olamıyor. Kendin olmak, felsefe olarak bunu hayatta uygulamak yürek istiyor. İnsanın kendisine karşı dürüst ve objektif olabilmesi o kadar zordur ki, bunu becerebilip kendisi olmak zor oluyor. Kişiler yaşadığı ortamda (aile, arkadaşlar, okul, iş, sosyal çevre, mahalle, köy, şehir, ülke vb.) diğer bireylerin kendisi hakkında ne söyleyeceği, kendisini nasıl yargılayacağı korkusu ve baskısı kendin olabilmenin önündeki engellerin başında geliyor.

          Doğan Cüceloğlu’nun “mış gibi yaşamlar” dediği gibi toplumun büyük çoğunluğu “el alem” için yaşamlarını sürdürüyor. Kendi olamayan insanlar başkaları da olamıyor, sadece başkalarının taklidi olabiliyor. Bu da kişinin yok olması ve yaşamda önce kendisine sonrasında ise yaşadığı topluma yabancılaşması anlamına geliyor. Uzmanlara göre “kendin olmak” varoluşunun temel şartı olduğu, seni sen yaptığı, diğerlerinden ayırdığı ve seni kalabalıklar içerisinde farklı kılan şeydir diye açıklanıyor.

          “Kendimiz olmanın” kişisel mutluluğun anahtarlarından biri olduğu genel olarak kabul edildiği açıklaması yapılıyor. İnsanın kendisi olabilmesi ailesinin, çevresinin ve aldığı eğitimin sonucunda oluşabiliyor. Aileden ve çevreden alınan değer yargıları, eğitim ile devam ediyor sonrasında da spor ile pekiştirilip insan kendisi olabiliyor. 

          Haluk Yıldırım “Basketbol bana en zor şartlarda bile, pes etmemeyi öğretti.diyor TV reklamında. Bir basketbol adamı olarak altına imzamı atıyorum. Kişilerin herhangi bir spor dalında uğraştığı zaman kişiliğinin o spor dalı ile birlikte geliştiğini, o spor dalının mücadele ruhuna göre kişinin kendi olduğunu düşünüyorum…

“Karşına çıkabilecek en kötü düşman, her zaman sen kendin olacaksın; Sen kendin pusuda bekleyeceksin kendini.” Friedrich Nietzsche

Saygı ve basketbolla kalın.
Tahir Soyer
29/11/2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder