15 Nisan 2015 Çarşamba

Ne kadar yaratıcıyız?

          Son zamanlarda birçoğumuz teknolojinin gelişmesi ile kaliteli akıllı telefonlara veya tabletlere sahip oluyoruz. Hatta bizlerin çok zor ekonomik şartlarda büyümüş olması sebebiyle, çocuklarımız mahrum kalmaması, biz gibi büyümesinler diye her şeyi onlara sunma eğilimindeyiz ki, onlara da bu teknolojik telefonları, tabletleri alıyoruz. Tabii ki bugünkü konum telefonlar veya tabletler değil. Sizlerle geçenlerde okuduğum bir makaleden bir şeyler paylaşıp, yine her zamanki gibi spora döneceğim.
          NBC televizyon kanalında Brian Williams ile röportaj yapan Apple CEO’su Tim Cook; “Ben Jetgilleri çok severdim. Şu anda elimdeki bu akıllı telefon [İPhone] sayesinde Jetgiller’i yaşıyoruz.” diyerek yaratıcı düşüncenin gücünün dile getirdi. Jetgil ailesinin en büyük özelliğinin fütüristik (ileriyi görebilen) olmasıydı. 80’li yıllarda TRT’de gösterilen çizgi film, özellikle çocukları uçan arabalar, hizmetçi, robot ve video konuşmalarıyla etkilediğini birçoğunuz biliyorsunuz.
          Tim Cook telefonu göstererek “Jetgiller’i yaşıyoruz” derken aslında çok yerinde bir betimleme yaptı. Çocukken yaratıcı ve yenilikçi görseller izleyen, yayınlar okuyanların ileride bu yaratıcılığı topluma mal edebileceğini vurguluyordu. Yaratıcılık seyretmekle ve okumakla elde edilebileceği gibi bazıları için bizzat uğraşmak ve kendi eserini dizayn etmek anlamına gelir. Bu da fırsat verilmesi anlamındadır.
          Bizler çocuklarımızı, gençlerimizi ne kadar yaratıcı yetiştiriyoruz ki? Evden başlayarak, okulda, sporda, veya başka yerlerde çocuklarımızı yaratıcı yetiştirebiliyor muyuz? Bence bir veli, spor adamı olarak hayır diyebiliyorum. Tabii ki yaratıcılığı Jetgiller ile sağlamayacağız ama bu konuda yapacağımız çok şey var. Kız çocuklarımız veya genç bayanlarımız bir yemek yapma konusunda evde ne kadar yaratıcı olabiliyorlar siz annelere soruyorum? Ya da erkek çocuklarımız ne kadar arabanın servisini, tekerleğini veya bir elektrik fişini değiştirebiliyorlar? Hepimiz çocuklarımızı hazıra alıştırdık. Bizlerin zamanında zevkle yaptığımız, mutlu olduğumuz işleri çocuklarımızın çoğu bilmiyor. Bazılarımıza göre de ne gereği var diye de söylenebiliyor.
          Evet şimdi spor adamı olarak yaratıcılığın Basketbolda nasıl köreldiğinden bahsetmek istiyorum. Bizler antrenörler veya teknik adamlar olarak oyuncularımıza maçlarda oynamaları için set oyunları çalıştırıyoruz. Bu set oyunlarını da oyuncularımızdan sürekli isteyip, onunla da oyuncularımıza ne zaman ve nerede ne yapacağını ezberletiyoruz. Bu sayede onların yeteneklerini, yaratıcılıklarının ortaya çıkmasını engelliyoruz.
          Bu konuda biz antrenörler suçlu gibi görünsek de, esas sorun kimi oyuncuların gerekeni veya oyunun gerekliliklerini yapmamasından kaynaklanıyor. Bu sayede de takım oyunu olduğundan, yetenekli ve yaratıcı oyuncuların da bunu göstermesini engelleyebiliyoruz. Aslında çok kolay olan bu oyunu set oyunları ile de zor hale getiriyoruz. Bayağı bir süredir set oyunlarını kullanmıyorum. Oyunun gerektirdiği zamanlarda oyuncularıma, kenar, dip veya hücum setlerini çiziyorum. Bu sayede de oyuncularımın yaptığı yaratıcı hareketler de hoşuma gidiyor. Yıllardır set oyunlarımı bile oyunun gerektirdiği hareketlerden oluşturdum.
          Hayatın her zamanında, sorunlara; bozukluklara, bilgi eksikliğine, kayıp öğelere, uyumsuzluğa karşı duyarlı olma; güçlüğü tanıma, çözüm arama, tahminlerde bulunma ya da eksikliklere karşı denenceler geliştirme, değiştirme yada yeniden sınama, daha sonra da sonucu başkalarına iletmek yaratıcılıktır. Gelin hep birlikte her alanda yaratıcı gençler yetiştirelim…                   
“Hayalgücü, yaratıcılığın başlangıcıdır. Neyi arzu ederseniz onun hayalini kurarsınız ve neyin hayalini kurarsanız sonunda onu elde edecek yaratıcılığı bulursunuz.” George Bernard Shaw.
Saygı ve basketbolla kalın.
Tahir Soyer

21/03/2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder