15 Nisan 2015 Çarşamba

Olimpiyatlara kendi kimliğimizle ne zaman katılabileceğiz?

          Görsel ve yazılı basında çıkan haberler, köşe yazıları, birçok kişi tarafından okunuyor. Bazı haberler de ülkenin büyük çoğunluğunu ilgilendiriyor. Bugün yazmak istediğim konu ile ilgili daha önceden görsel ve yazılı basında defalarca konu ele alınmıştır. Ancak haberin önemi sebebiyle bende bir spor adamı olarak bunu sizlerle paylaşmak istiyorum.
          Dört yılda bir yapılan ve bizleri koltuklarımıza bağlayan geniş kapsamlı bir spor organizasyonu olan olimpiyatlar bugün başlıyor. Antik olimpiyatların başlangıç tarihi bilinmemesine rağmen bazı kaynaklar olimpiyatlar tarihinin M.Ö. 14. yüzyıla kadar uzandığını tahmin etmektedirler.
          Atina’da 1896 yılında birincisi düzenlenen ilk olimpiyatlardan günümüze bugün 30. su düzenlenecek olan olimpiyatlar 1908 ve 1948 yıllarından sonra yine Londra’da düzenleniyor. 204 ülkenin katılacağı Londra Olimpiyatlarına, 10 000 sporcunun üzerinde katılım olacağı söyleniyor.
          Ergenlik çağımızda bizler hep bu gibi organizasyonları bekliyor, kendimizce tuttuğumuz ülkeler veya sporcular oluyordu. İlk başlarda Carl LEWİS, Harry REYNOLDS, Sergey BUBKA gibi daha sonraları da Michael JOHNSON, Donovan BAİLEY gibi şampiyon rekortmen sporcular yarışları kazanınca mutluluktan uçuyorduk. Bunun yanında futbol maçlarından tanıdığımız ve beğendiğimiz futbolcuların (Rummennige, Platini vb.) ülkeleri de kardeşimle benim, rekabet uğruna tuttuğumuz ülkeler arasında yer alıyordu. Ama her zaman olimpiyatlar sonunda Amerika Birleşik Devletleri sporcularının bizim tuttuğumuz takımları geçmesiyle yüzümüz asılıyordu.
          Olimpiyatlarda yarışan Kıbrıslı sporcuyu bırakın Türkiyeli sporcuların bile hep izlediğimiz koşu yarışlarında olmaması ile içimiz kan ağlıyordu ve düşünüyorduk. “Niye sporcumuz yok” diye. Şimdi hatırlıyorum ki biz sadece koşuları izliyor diğer branşları izlemiyorduk.  Hatta Necmi Belge abimizin araştırıp yazdığı olimpiyatlardaki ilk Kıbrıslı Türk Fatma Vedat Whitebread’dan bile haberimiz yoktu.   
          Şimdilerde ise Meliz Redif kızımızın elde ettiği başarıyla, onun olimpiyatlardaki yarışını deyim yerindeyse dört gözle bekliyoruz. Gönlüm arzu ederdi ki Meliz kızımız gibi daha birçok sporcumuzun Londra Olimpiyatlarında yarışabilmesini izleyelim. Tabii ki sporcu kızımızın kendi kimliğimiz altında yarışabilmesi ve başarılı olmasını tüm halkımız gibi bende canı gönülden arzuluyorum. Melizimizi yetiştiren ilk başta ailesine, hocalarına ve onun yanında olup destek veren herkese teşekkür ediyorum.
          Kıbrıslı Türk sporcularımızın kendi kimliğimiz altında yarışması için hep birlikte mücadele etmemiz gerekiyor. Bu mücadeleye ilk önce ülkemiz içerisinde bireysel olarak kendimize saygıyla, düzgün ve ahlaklı sporcular yetiştirerek başlamamız gerekiyor. Bunun yanında ülkemizi yönetenlerin spora ve sporcu yetiştirilmesine bakış açılarını değiştirmesi ve daha fazla destek verilmesiyle mücadelemiz anlam kazanacaktır. Bizler bunu bireyler ve ülkeyi yönetenler olarak hep birlikte yaptığımız zaman, sadece Meliz değil Melizler olduğu anda dikkatleri üzerimize çekip mücadele gücünün elimizde daha fazla olacağını düşünüyorum…               
          Sporun anayasası sağlığa, birlik ve beraberliğe, kardeşliğe, arkadaşlığa ve dostluğa dayanan bir insan topluluğu ekolüdür.


Saygı ve basketbolla kalın.

Tahir Soyer

26/07/2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder