15 Nisan 2015 Çarşamba

Sporda şiddet ve hoşgörüsüzlük!

          Gençlik yıllarımın başında ben daha sakin, daha hoşgörülü bir yapıya sahiptim. Yıllar geçtikçe hayat şartlarının beni daha agresif ve hoşgörüsüz yaptığını açık yüreklilikle söyleyebilirim. Oysa yıllar geçip insan yaşını aldıkça daha da oturaklı olması, sakinleşmesi gereği bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Her zaman kendimi bu konuda çok eleştirdim ve geçmişimi eleştiriyorum. Antrenörlük ve spor bana kendi kendimi eleştirmeyi öğretiyor.
          Geçtiğimiz günlerde YDÜ-DAÜ arasındaki üniversiteler arası basketbol karşılaşmasını izlemeye gittim. Yıllardır çoğu maçı maalesef seyircisiz oynamaya alışan bir spor adamı olarak; seyircili olan bu maçın bir de güzel çekişmeli olması seyir zevkimi doruğa çıkarmıştı. Meslek olarak beklediğim ama göremediğim bazı şeylerin olmaması bile mutlu olmamı engellememişti. Ancak karşılaşma içerisinde her iki takımdan iki oyuncu birbirlerini tahrik ediyordu. Benim için yaşanan bu olay maçın önüne geçmişti ve maçtan kopmuştum. Tahrik etmek sporun genel yapısı içerisinde yer almamasına rağmen bunu oyuncular, antrenörler hatta kulüp yöneticilerinin yapmış olduğunu hepimiz biliyoruz. Maçın sonunda ise o iki oyuncudan biri diğerinin elini sıkmaya gittiği zaman, diğer oyuncu soyunma odasından çıkamayacaksın diye tehditler savurdu. Bir anda kendime sordum “Bu mu spor?” diye. Her meslekte olduğu gibi sporda da saygı vardır. Spor centilmenlik ve saygı üzerine kurulmuştur. Sporcu rakibine saygı göstermeli ve onu küçük düşürücü hareketlerden kaçınmak zorundadır.
          Herkeste olduğu gibi bende de hoşgörüsüzlük var ve gün geçtikçe bunu düzeltmeye çalışıyorum. Hemen serzenişde bulundunuz “Herkeste olduğu gibi” deyince. Ama şimdi açıklayacağım: Bu kelimelerden hiçbiri sizde yoksa sizler hoşgörülü birer kişisiniz.
Hoşgörüsüzlük:  Hırçınlık, açgözlülük, bencillik, sertlik, zalimlik, yobazlık, kavgacılık, geçimsizlik, anlaşmazlık, katı yüreklilik ve uyumsuzluk demektir.
          Sporda, yöneticiler, antrenörler ve sporcular hoşgörüsüz olabiliyorlar. Onları bir şekilde eğitmek tüm sporseverlere düşüyor. Fakat şiddeti önlemek sporu yönetenlerin işi olmalıdır. Yabancı bir ülkede rakibine tüküren bir oyuncuya 3 maç ceza veriliyor. Türkiye’de ırkçılık yapan bir oyuncuya 2 maç ceza veriliyor. Peki ya bizde neler yapılıyor? Şiddeti önlemek için bizlere biraz daha görevler düşmüyor mu? Memleketi ve sporu yönetenler bir şiddet yasası üzerinde çalışmalara ne zaman başlıyorlar?
"Kızgınlık geçici bir deliliktir. Bu yüzden duygularınıza sahip olun. Yoksa onlar size sahip olurlar.” HORACE MANN


Saygı ve basketbolla kalın.

Tahir Soyer

30/04/2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder