Gençlik yıllarımın
başında ben daha sakin, daha hoşgörülü bir yapıya sahiptim. Yıllar geçtikçe
hayat şartlarının beni daha agresif ve hoşgörüsüz yaptığını açık yüreklilikle
söyleyebilirim. Oysa yıllar geçip insan yaşını aldıkça daha da oturaklı olması,
sakinleşmesi gereği bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Her zaman kendimi bu
konuda çok eleştirdim ve geçmişimi eleştiriyorum. Antrenörlük ve spor bana
kendi kendimi eleştirmeyi öğretiyor.
Geçtiğimiz günlerde YDÜ-DAÜ arasındaki
üniversiteler arası basketbol karşılaşmasını izlemeye gittim. Yıllardır çoğu
maçı maalesef seyircisiz oynamaya alışan bir spor adamı olarak; seyircili olan
bu maçın bir de güzel çekişmeli olması seyir zevkimi doruğa çıkarmıştı. Meslek
olarak beklediğim ama göremediğim bazı şeylerin olmaması bile mutlu olmamı
engellememişti. Ancak karşılaşma içerisinde her iki takımdan iki oyuncu
birbirlerini tahrik ediyordu. Benim için yaşanan bu olay maçın önüne geçmişti
ve maçtan kopmuştum. Tahrik etmek sporun genel yapısı içerisinde yer almamasına
rağmen bunu oyuncular, antrenörler hatta kulüp yöneticilerinin yapmış olduğunu
hepimiz biliyoruz. Maçın sonunda ise o iki oyuncudan biri diğerinin elini
sıkmaya gittiği zaman, diğer oyuncu soyunma odasından çıkamayacaksın diye
tehditler savurdu. Bir anda kendime sordum “Bu mu spor?” diye. Her meslekte
olduğu gibi sporda da saygı vardır. Spor centilmenlik ve saygı üzerine
kurulmuştur. Sporcu rakibine saygı göstermeli ve onu küçük düşürücü
hareketlerden kaçınmak zorundadır.
Herkeste olduğu gibi bende de
hoşgörüsüzlük var ve gün geçtikçe bunu düzeltmeye çalışıyorum. Hemen serzenişde
bulundunuz “Herkeste olduğu gibi” deyince. Ama şimdi açıklayacağım: Bu
kelimelerden hiçbiri sizde yoksa sizler hoşgörülü birer kişisiniz.
Hoşgörüsüzlük:
Hırçınlık, açgözlülük,
bencillik, sertlik, zalimlik, yobazlık, kavgacılık, geçimsizlik, anlaşmazlık,
katı yüreklilik ve uyumsuzluk demektir.
Sporda, yöneticiler, antrenörler ve
sporcular hoşgörüsüz olabiliyorlar. Onları bir şekilde eğitmek tüm
sporseverlere düşüyor. Fakat şiddeti önlemek sporu yönetenlerin işi olmalıdır.
Yabancı bir ülkede rakibine tüküren bir oyuncuya 3 maç ceza veriliyor.
Türkiye’de ırkçılık yapan bir oyuncuya 2 maç ceza veriliyor. Peki ya bizde neler
yapılıyor? Şiddeti önlemek için bizlere biraz daha görevler düşmüyor mu?
Memleketi ve sporu yönetenler bir şiddet yasası üzerinde çalışmalara ne zaman
başlıyorlar?
"Kızgınlık
geçici bir deliliktir. Bu yüzden duygularınıza sahip olun. Yoksa onlar size sahip
olurlar.” HORACE MANN
Saygı ve basketbolla
kalın.
Tahir Soyer
30/04/2012
Tahir Soyer
30/04/2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder