14 Nisan 2015 Salı

Anksiyete nedir?

          Hayat boyu birçok olaylar yaşayabiliyoruz. Yaşadığımız olayları da okuyarak pekiştirebiliyoruz. Geçenlerde okuduğum “Spor Psikolojisi” üzerine yazılmış bir kitapta, “Anksiyete” kelimesi ile tanıştım ve bugün bunun üzerine birşeyleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
          Antrenmanlarda ve özellikle maçlarda oyuncuların endişelendiği bir yığın örnek verebilirim. Turnike kaçırdıktan sonra, tekrar kaçıracağım endişesiyle turnikeye girmeyen veya uzaktan turnike atmaya çalışan birçok oyuncu biliyorum. Hücum ederken rakip savunma oyuncusundan blok yiyen bir oyuncunun, korkup doğru hücum etmemesini de çok yaşıyorum. Pivot oyuncu pozisyon almadan, ona pas vermeye çalışırken top kaptıran bir forvet oyuncusunun, bunu arka arkaya yapmasından sonra oyundan alınmasıyla, bu beceriyi bir daha kolay kazanamadığını gözlemleyebiliyorum. Tabii ki bunun daha acı gerçeği bu olaydan sonra takım içerisinde ona pas vermemek gibi bir durum da ortaya çıkıyor. Bunların hepsi anksiyete (endişe) olarak karşımıza çıkıyor. Tabii ki aşırı güvenli sporcuların, her eline top geldiğinde kullanması da biz antrenörleri endişelendiriyor.
          Anksiyete veya endişe, canlılarca deneyimlenen kaygı, korku, gerilim, sıkıntı halidir. Canlıların dış ortama uyum çabasında koruyucu bir tepkidir. Denetim dışına çıkıp kişinin işlevselliğini aksattığında Anksiyete bozuklukları olarak inceleniyor. Psikiyatride bir grup hastalığın genel adıdır diye açıklanıyor. Terleme, titreme, çarpıntı vs. gibi bedensel belirtileri görülebilir. Başına kötü bir şey geleceğini düşünme, rezil olmaktan veya komik duruma düşmekten korkma gibi bilişsel (düşünsel), fakat çoğu kez nedeni belirsiz, tanımlanamayan bir gerginlik durumu olduğu uzmanlar tarafından söyleniyor.
          Anksiyete, genelde kavramsal, somatik, duygusal ve davranışsal bileşenlere sahip olmak biçiminde tanımlanıyor. Kan basıncı ve kalp atışının artması, terleme, ana kas gruplarına ani kan akışının hücum etmesi nedeniyle kaslarda gerginlik, bağışıklık ve sindirim sistemi fonksiyonlarının yavaşlaması gibi fiziksel etkileri vardır. Bunlara ek olarak mide bulantısı, el ve ayaklarda soğukluk, titreme - üşüme hissedilir. Duygusal açıdan ise hastalık korku ve panik hissine neden oluyor. Kişi her şeyi olabilecek en olumsuz yönüyle ele alır, moral seviyesi en alt düzeydedir. Davranışsal olarak ise hasta, anksiyete kaynağından kaçma eğilimi gösteriyor. Yine de anksiyeteden sadece patolojik bir durummuş gibi bahsetmek yanlış olur. Bu his, korku, kızgınlık, üzüntü ve mutluluk gibi duygularla beraber gelen, insanoğlunun hayatta kalmasıyla bağlantılı temel duygulanımlardan birisidir.
          Bir sınava veya iş görüşmesine giderken veya ilk defa yeni bir insanla tanışırken stresli ve gergin olmamız çok doğaldır. Fakat sürekli endişelenen ve korkularla boğuşan bir ruh halinde iseniz ve bu sizin günlük yaşantınızı ciddi şekilde etkiliyorsa anksiyete bozukluğu yaşıyor olabilirsiniz. Anksiyete tedavisi en az bir yıllık ilaç tedavisi şeklinde seyreder. Bunun yanı sıra derin nefes alıp vermek endorfin salgılanmasına neden olduğu için hastaları rahatlatır. Masaj, aromaterapi, telkin gibi yöntemlerin de işe yaradığı biliniyor.
          Sporcularda anksiyete (endişe), dönemler içerisinde olabiliyor. Fakat yapılan antrenmanlarda sporcuları motive etmek, konuşmak, kendisinin yapamadığı hareketi yapabileceğini sürekli söylemek ve takdir etmekle düzelebildiğini görüyorum. Çevremizde yaşanan sağlık sorunları ile ilgili sporun her zaman iyileştirici bir etkisi olduğu biliniyor. Anksiyete rahatsızlığı da spor yapan insanlarda çok az olarak karşımıza çıkıyor. Bu tür bir rahatsızlığa yakalanan sporcumuzu erken teşhis etmek de biz antrenörlerin görevi olması ve hemen müdahale etmesi gerekiyor. Konuyla alakalı da psikologlardan teknik destek almamız en doğrusu olacaktır diye düşünüyorum…

 Endişeleri düşünürsen başarısız olursun. Endişeleri bırakıp zaferi düşünürsen BAŞARILI olursun. D.J. Schawartz

Saygı ve basketbolla kalın.
Tahir Soyer

22/05/2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder