14 Nisan 2015 Salı

Eğitim bu şekilde mi olmalı?

          Eğitim sistemini veya müfredatını eleştirmek ve hakkında yorum yapmak, tüm mesleklere saygı duyan, konusunda uzmanlaşmış kişilerin mesleklerini icra ettiğine inandığımdan bana düşmüyor. Kızımın dersleri ile ilgilenen bir veli olarak, ayrıca sporcularımla veya aileleri ile de çocukların dersleri hakkında sürekli bilgi alışverişinde bulunuyorum. Bu muhabbetler ve sporcularımla ilgilendiğimde görmüş olduğum bazı yanlışlıkları sizinle paylaşmak, ayni zamanda sizin takdirinize sunmak istiyorum.

          Esas anlatmak istediğim olayı bu yıl sporcularımızla yaptığımız Kış Basketbol Kampı’nda yaşadım. Bu olayı yazıp yazmama arasında duruyor, kararsız kalıyordum. Kısa süre önce bir arkadaşımla çocuğunun eğitimi ile alakalı konuştuktan sonra bu konuyu yazma kararını aldım. Arkadaşımla muhabbetimiz, oğlunun nasıl olduğu, sosyal aktiviteleri, spor ve eğitimi üzerine devam ediyordu. Konu eğitimle devam ederken laf arasında oğlunun Hayat Bilgisi dersinde “Kadının seçme ve seçilme hakkını” öğrendiklerini duyunca şok oldum. Şok olmamın esas sebebi çocuğun sadece 7 yaşında ve ilkokul 2. sınıf olması oluyordu.

          Gelelim bu yıl sporcularla yapmış olduğumuz “Kış Basketbol Kampında” yaşadığımız olaya. Kampa katılan sporcularımız 7-15 yaş aralığında bulunuyordu. Bizler yaptığımız bu gibi kampları, çocuklarımızın spor eğitimi yanında, genel kültürlerini artırmak ayni zamanda da davranış eğitimlerini geliştirmek üzere planlıyoruz.

          Çocuklarımızla birinci gün yapmış olduğumuz antrenmandan sonra ilk kültür gezimiz “Karaoğlanoğlu Müzesi” oldu. Müzeyi gezerken antrenörler olarak bizler de çocuklarımıza müze hakkında bilgiler veriyorduk. Müze içerisinde bulunan resimler, elbiseler, tüfekler ve bunlara benzer şeyleri çocuklar ilgi ile izliyor, kimisi ise resim çekiyordu. Çocuklarımıza “Mücahit” kelimesinin ne demek olduğunu anlamını bilen var mı? diye sordum. Maalesef mücahitin ne demek olduğunu bilen 17 çocuğumuzdan hiçbiri olmadı.

          Çocuklarımızın Yüce Atatürk'ün yaptığı devrimleri, insanlığa kazandırdığı yenilikleri öğreniyor olması ve öğrenmesi gerekliliğini sonuna kadar savunuyorum. Ancak bu öğrenme yaşının biraz daha yükseltilmesi taraftarıyım. Mücahit’in ne anlama geldiğini muhakkak öğretmenlerimiz öğretiyor. Eğitim müfredatında da olduğunu düşünüyorum. Ancak demek ki bu öğretilenlerin daha yararlı olması için daha farklı öğretim modelleri geliştirilmesi gerekiyor. Yüce Atatürk’ün devrimlerini de ezberden çıkartılıp farklı öğretim modelleriyle öğretilmesi ileride yetişen çocuklarımızın aklında daha fazla yer edineceğini tahmin ediyorum.
          Konu ile ilgili Dr. Hüsnü Feridun’un Kıbrıs Türk Eğitim Tarihinden “Bir Ömür” isimli kitabında bahsettiği bir paragrafı sizlerle paylaşmak istiyorum. “Hasan İzzet Efendinin, bir yıl, öğrencilerinin tümünü (hepsi 50-60 civarında) üç defa, (Eylül, Aralık ve Mart aylarında) güneş doğmadan Trodos silsilesinin görebildiği köyün en yüksek noktası olan “lambasuyulular” tepesine götürerek güneşin yıl boyunca silsile üzerinde değişen doğuş noktalarını kağıt üzerine çizimle tespit ettirerek mevsimlerin oluşumunu (dönenceler) anlatışını hala takdirle yad ediyorum.”
          Sonuç olarak eğitim aileden başlayıp, okulda devam ediyor. Çocuklarımızın doğru sosyal aktiviteler ve spor eğitimi ile de pekişiyor. Çocuklarımız bizim geleceğimiz diyoruz. O zaman hep birlikte doğru öğretim modelleri ile onlara sahip çıkalım, gelecek nesillerin doğru yolda yetişmelerini sağlayalım…
“Eğitim, öğrenilen her şey unutulduktan sonra geriye kalandır.” B.F Skinner


Saygı ve basketbolla kalın.
Tahir Soyer
13/12/2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder