Son zamanlarda ve
özellikle son birkaç gündür, görsel, yazılı basın ile sosyal paylaşım
sitelerinde hassasiyet kelimesi hakkında birçok yazı yayınlanıyor. Hepimiz
konumlarımız, önem verdiklerimiz ve değer gösterdiğimiz kişi, toplum veya
olaylara hassasiyet gösteriyoruz. Son zamanlarda bu kadar konuşulan bu kelimeyi
biraz irdeleyip spordaki hassasiyet ile bağdaştırıp sizlerle paylaşmak
istiyorum.
Hepimizin bildiği üzere hassasiyet,
hassas olma durumunu, ya da duyarlılığı yani duyarlı olmayı ifade ediyor. Duyarlı
olmak şefkat hissine sahip olmak demektir. Şefkat hissi de gerçekten sevgi ve
saygıyı gerektiriyor. Şimdi birkaç örnekle sizlere bunları açıklamaya
çalışacağım.
Basında veya sosyal medyada aniden
bir bildiri görüyorsunuz “Acil kan aranıyor” diye. Hassaslaşıp, duyarlılık
gösterip, şefkat hissine kapılıp eğer kanınız uyuyorsa ve fiziksel bir
engeliniz bulunmuyorsa gidip kan verebiliyor, ya da o bildiriyi yaymaya
çalışıyorsunuz. “Yeşil Ada” dediğimiz ki son zamanlarda yeşilimiz tükeniyor,
yangın çıkmasın diyerek çevreci olmasanız bile, çöplerinizi doğaya
atmıyorsunuz. Bunu da hassasiyet, duyarlılık ve şefkat olarak
açıklayabiliyoruz. Bu gibi örnekleri çoğaltabiliyoruz. Sizler de sevdiğiniz,
saygı gösterdiğiniz, değer verdiğiniz şeylerle alakalı birçok örnek ortaya
çıkarabiliyorsunuz. Hassasiyet için kısa ama genel olarak anlamı çok yüklü olan
“Hak edene gösterilen ve verilen değer” olarak bir açıklama yapsak doğru olur
diye düşünüyorum.
Spora, spor adamlarına, sporcuya hassasiyet,
duyarlılık, şefkat, sevgi, saygı ve değer ne kadar gösteriyoruz? Birçoğunuz
memlekete, topluma, sağlığa, eğitime, çevreye bu söylediklerim gösteriliyor mu
diye de sorduğunuzu düşünebiliyorum. Memlekete ve topluma her alanda hassasiyet
gösterilmesi gerekiyor. Herkes alanı ile ilgili bir şeyleri irdelerken, bizler de
spor adamı olarak spor konusunu irdelemeye devam edeceğiz.
Spor salonlarının, tesislerinin
yeterli olup olmadığını tartışmayıp, sporu yeniden yapılandırmak için değer
verip konuşmadan, spor, eğitim ve sağlık ilişkisini düzenlemeden, sporda
profesyonelliği getirmeye çalışmadan, ambargoların kalkacağı güne kadar
kendimizi hazırlamadan, sporu özellikle velilere tanıtmadan, sporun bir
bakanlığının olmasını sağlamadan ve daha verebileceğimiz birçok örnekle nasıl
hassasiyet gösterdiğimiz de ortada görünüyor.
Sonuç olarak spora; skora bakarak bir
takımı yerden yere vurmak diğerini yüceltmek, kimin kaç basket attığına bakarak
diğerinin yaptığı düzgün savunmayı görmeyerek, bir atletizm sporcumuzun
Türkiye’de beşinci gelmesini eleştirmek yerine oraya kadar nasıl geldiğini ve
daha iyi nasıl olabilir konusunu tartışıp iyi sonuçlar elde etmek için
uğraşmadıktan sonra bana spora hassasiyetle davrandığımızı kimse söylemesin.
Hele de bir spor kulübümüzün bugünlerde antrenman sahası bulamamış olmasını,
her gün bu mevsimde yaşanan sıcaklar nedeniyle ilkel koşullarda antrenman yapan
bizleri görüyorken…
“Hassasiyetiniz, memlekete,
topluma, kişilere, olaylara gösterdiğiniz değer ve sevgiden anlaşılır…” Tahir Soyer
Saygı ve basketbolla kalın.
Tahir Soyer
22/08/2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder