14 Nisan 2015 Salı

Hassasiyet!

          Son zamanlarda ve özellikle son birkaç gündür, görsel, yazılı basın ile sosyal paylaşım sitelerinde hassasiyet kelimesi hakkında birçok yazı yayınlanıyor. Hepimiz konumlarımız, önem verdiklerimiz ve değer gösterdiğimiz kişi, toplum veya olaylara hassasiyet gösteriyoruz. Son zamanlarda bu kadar konuşulan bu kelimeyi biraz irdeleyip spordaki hassasiyet ile bağdaştırıp sizlerle paylaşmak istiyorum.
          Hepimizin bildiği üzere hassasiyet, hassas olma durumunu, ya da duyarlılığı yani duyarlı olmayı ifade ediyor. Duyarlı olmak şefkat hissine sahip olmak demektir. Şefkat hissi de gerçekten sevgi ve saygıyı gerektiriyor. Şimdi birkaç örnekle sizlere bunları açıklamaya çalışacağım.
          Basında veya sosyal medyada aniden bir bildiri görüyorsunuz “Acil kan aranıyor” diye. Hassaslaşıp, duyarlılık gösterip, şefkat hissine kapılıp eğer kanınız uyuyorsa ve fiziksel bir engeliniz bulunmuyorsa gidip kan verebiliyor, ya da o bildiriyi yaymaya çalışıyorsunuz. “Yeşil Ada” dediğimiz ki son zamanlarda yeşilimiz tükeniyor, yangın çıkmasın diyerek çevreci olmasanız bile, çöplerinizi doğaya atmıyorsunuz. Bunu da hassasiyet, duyarlılık ve şefkat olarak açıklayabiliyoruz. Bu gibi örnekleri çoğaltabiliyoruz. Sizler de sevdiğiniz, saygı gösterdiğiniz, değer verdiğiniz şeylerle alakalı birçok örnek ortaya çıkarabiliyorsunuz. Hassasiyet için kısa ama genel olarak anlamı çok yüklü olan “Hak edene gösterilen ve verilen değer” olarak bir açıklama yapsak doğru olur diye düşünüyorum.
          Spora, spor adamlarına, sporcuya hassasiyet, duyarlılık, şefkat, sevgi, saygı ve değer ne kadar gösteriyoruz? Birçoğunuz memlekete, topluma, sağlığa, eğitime, çevreye bu söylediklerim gösteriliyor mu diye de sorduğunuzu düşünebiliyorum. Memlekete ve topluma her alanda hassasiyet gösterilmesi gerekiyor. Herkes alanı ile ilgili bir şeyleri irdelerken, bizler de spor adamı olarak spor konusunu irdelemeye devam edeceğiz.
          Spor salonlarının, tesislerinin yeterli olup olmadığını tartışmayıp, sporu yeniden yapılandırmak için değer verip konuşmadan, spor, eğitim ve sağlık ilişkisini düzenlemeden, sporda profesyonelliği getirmeye çalışmadan, ambargoların kalkacağı güne kadar kendimizi hazırlamadan, sporu özellikle velilere tanıtmadan, sporun bir bakanlığının olmasını sağlamadan ve daha verebileceğimiz birçok örnekle nasıl hassasiyet gösterdiğimiz de ortada görünüyor.
          Sonuç olarak spora; skora bakarak bir takımı yerden yere vurmak diğerini yüceltmek, kimin kaç basket attığına bakarak diğerinin yaptığı düzgün savunmayı görmeyerek, bir atletizm sporcumuzun Türkiye’de beşinci gelmesini eleştirmek yerine oraya kadar nasıl geldiğini ve daha iyi nasıl olabilir konusunu tartışıp iyi sonuçlar elde etmek için uğraşmadıktan sonra bana spora hassasiyetle davrandığımızı kimse söylemesin. Hele de bir spor kulübümüzün bugünlerde antrenman sahası bulamamış olmasını, her gün bu mevsimde yaşanan sıcaklar nedeniyle ilkel koşullarda antrenman yapan bizleri görüyorken…       
“Hassasiyetiniz, memlekete, topluma, kişilere, olaylara gösterdiğiniz değer ve sevgiden anlaşılır…Tahir Soyer       
Saygı ve basketbolla kalın.
Tahir Soyer

22/08/2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder