Geçen hafta başı
arabamın arızası nedeniyle tamirci bir arkadaşımın tamirhanesine gitmiştim. Orada
oturuyorken arkadaşın yeğeni geldi ve bir şeyler konuştular. Bana hadi kalk bir
yere gidiyoruz diye seslendi. Kalkıp arabaya binip 2-3 dakika sonra bir evin
önünde durduk. Yolda o kısa sürede arkadaş bana diğer yeğeninin Şeker Hastası
olduğunu, bir bacağının kesildiğini ve iki buçuk ay hastahanede kaldıktan sonra
taburcu olduğundan bahsetti. Tabii ki diğer yeğeni de arkadaşıyla birlikte bizi
takip edip geldiler. Hep birlikte kapıya yönelip kapı çalınıp açıldıktan sonra
içeriye girdik. Yengeleri bizi üzgün, yorgun, bıkkın, ama bir o kadar da
sevgiyle karşıladı. Bizlerden istediği eşinin oturma odasındaki yatağının pamuk
şiltesini değiştirmekti.
Yaklaşık 65-70 yaşlarında deyim
yerindeyse kapı gibi olan amcayı alıp kanepeye yatırdıktan sonra şilteyi
değişip tekrardan onu oraya yatırdık. Bu işi yaparken de yoğun duygular ve
gayet sessiz bir şekilde yaptık. Amcanın gözleri doldu, buğulu bir sesle
teşekkür etti. Bizler ise ne diyeceğimizi bilemeden oradan ayrıldık. Arkadaşla
biz tamirhaneye kadar hiç konuşamadık. Allah kimseye hastalık vermesin ama
böyle ve daha kötü hiçbir hastalığı vermemesi temennisinde bulunup, bu konu
hakkında bu hafta sizlerin karşınıza çıkmayı uygun gördüm.
Şeker hastalığı, diğer adıyla
diyabet, ülkemizde sık görülen ve ciddi sonuçlara yol açan bir hastalık
çeşidi olarak karşımıza çıkıyor. Midenin arka kısmında bulunan ve pankreas adı
verilen bezin kan şekerini düzenleyen hormonlar salgıladığı, bu hormonlardan
biri de insulindir. Şeker hastalığı, pankreasın ürettiği insülinin salgılanamaması
ya da etkisiz kalması sonucu ortaya çıkıyor. İnsülin olmayınca, besinlerle
aldığımız şeker ve diğer besin unsurları, hücrenin enerjisini karşılamak gibi
çok önemli bir görevi olan şeker (glukoz) hücreye giremiyor. Böylelikle,
hücreler şekersizlik çekerken, kanda şeker normal değerlerin üstüne çıkıyor.
Kanda şekerin çok artması, zehir etkisi yaratıyor ve vücudun tüm hücrelerini
tahrip etmesi olarak herkes tarafından biliniyor ve uzmanlar tarafından açıklanıyor.
Hastalığın daha fazla açıklamasını uzmanlara bırakıp Şeker Hastalığının
bir diğer tedavi metodunun spor yapmak olduğunu bilerek yaptığım araştırmayı
sizlerle paylaşmak istiyorum. Öncelikle diyabet hastasıysanız, bundan sonraki
yaşama alışkanlıklarınızı uzmanların önerilerini dinleyerek tamamen
değiştirmeniz, kendinizi kontrol altında tutmanız gerekiyor. Diyabetle birlikte
ve barışık bir şekilde yaşamanın yolu kendinize dikkat etmekten geçiyor. Kan
şekeri düzeylerinizi ortalama aralıklarda tutarak olabildiğince normal yaşam
sürdürmeyi hedeflemelisiniz. Bu hedefe ulaşmanın en iyi yolu diyet uygulamak ve
egzersiz yapmaktır.
Spor veya egzersiz yapmak birçok hastalığın
iyileşmesinde, hastalığın artmamasında önemli bir rolü olduğu herkes tarafından
biliniyor. Şeker hastalığının obezite, yüksek kolestrol veya trigliserid,
yüksek tansiyon, Alzheimer, demans gibi hastalıkları tetikleyebildiği de
biliniyor. Bu yüzden spor veya egzersiz kaslardaki şekeri yakmamızı sağlıyor.
Hem de kilo problemimizi engellemeye yardımcı oluyor. Düzenli spor veya
egzersiz yapan bir şeker hastasının vücut
ağırlığı aynı kalsa bile karın yağlanması azalır. Düzenli spor yapmanın şeker
hastalığını önleme ve tedavi
etmede düzenli beslenme ve ilaç kullanımı kadar önemlidir. Ancak spor yaparken
bilerek yapmak çok önemlidir. Yoksa fayda yerine zararı olabiliyor.
Uzmanlar, diyabet hastaları için en uygun egzersiz tiplerinin, tempolu yürüyüş veya yavaş koşma, bisiklete
binme, merdiven çıkma ve ağırlık kaldırma olarak açıklıyorlar. Egzersiz
süresinin 20 ile 60 dakika olması gereken diyabet hastalarında, TİP 1
diyabetlilere her gün, TİP 2 diyabetlilere ise haftada 3 ile 5 gün spor veya
egzersiz öneriliyor. Ağırlık kaldıracak diyabet hastası kadınlar için 8-12,
erkekler için 10-15 tekrar olarak belirlenen ağırlık egzersizlerinde yüksek
ağırlıklar önerilmiyor.
Şeker hastalarının spor
yaparken dikkat etmesi gerekenler:
- Yemeğinizi
mutlaka egzersiz yapmadan
bir-üç saat arasında yemiş olun.
- İnsülin
kullanıyorsanız doktorunuza insülin kan düzeyinin ne zamanlar en yüksek
seviyeye ulaştığını sorun ve bu sırada egzersizden kaçının.
- İnsülin enjeksiyonu alıyorsanız,
enjekte ettiğiniz vücut bölgenizi (kol, bacak) egzersiz sırasında
kullanmayın.
- Kan
şekeriniz 250 mg/dl üzerindeyse egzersizden kaçının.
- Kan
şekeriniz 100 mg/dl altında çıktıysa doktorunuz tarafından önerilen
karbonhidratlardan alın. 30 dakikalık egzersiz için 20-30 gr yeterli olur.
- Gece geç
saatlerde egzersiz yapmaktan kaçının. Egzersiz aynı zamanda kafein gibi
uyarıcı bir etkiye sahip olduğundan uykunuzun kaçmasına da neden olur.
- Düzenli
egzersiz yapmaya başladıktan sonra doktorunuza kullandığınız ilaçların
dozu ile ilgili danışın.
- Egzersiz
sırasında rahat
ayakkabılar giyin.
- Ağırlık egzersizi yapacaksanız
ağırlık miktarını düşük tutup tekrar sayısını artırın.
- Ağırlık
kaldırırken nefesinizi tutmayın veya ıkınmayın. Sizi fazla zorlayan
ağırlıklardan kaçının.
- Egzersiz
sonrasında kan şekerinizi ölçün ve değerleri sürekli takip edin. Kan
şekerinizi takip etmeniz egzersizin vücudunuza etkilerini görmenizi
sağlar.
- Egzersiz
öncesinde ve sonrasında mutlaka sıvı alın.
- Sıcak
günlerde egzersiz yapmaktan kaçının.
- Mümkünse
tek başınıza egzersiz yapmayın. Egzersiz yapmak için spor salonu ve halka
açık alan gibi kalabalık mekanları tercih edin.
Spor veya egzersiz
tüm hastalıklarda olduğu gibi şeker hastalığının tedavisinde de vazgeçilmez bir
tedavi biçimidir. Psikolojik veya fizyolojik hastalıkların tedavisinde bu kadar
önemli olan sporu, ileride herhangi bir hastalık yaşama riskini azaltmak adına
çocuklarımıza ve gençlerimize şimdiden yaşam alışkanlığı olarak öğretmeye
bakalım. Sonucu kötü olacak hastalıkları önleme adına sporu her zaman
hayatımıza sokalım…
“Hastalık,
düzenli spor yapanların kapısını daha geç çalıyor.” Tahir Soyer
Saygı ve basketbolla kalın.
Tahir Soyer
25/07/2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder