Bugün Şeker Bayramının
ikinci gününü yaşıyoruz. Dün ile bugün aile büyüklerimizi ziyaretlerimizde
Gatmer, Gatsura, Gullurikya, Güllaç, Mullapi, Samsı, Bişi, Sini Gatmeri,
Şamişi, Kadayıf türleri ve bilimum tatlı türlerini tüketiyoruz. Genç
okuyucularım bir kısım tatlıların ismini bilmese de, özellikle büyük nineler ve
dedelerin ellerini öpmeye gittiklerinde bazılarını tatmış olduklarını
düşünüyorum. Kısaca adı üstünde olan Şeker Bayramını, sağlığımız yerindeyse veya
çok büyük derdimiz yoksa şeker tadında geçiriyoruz.
Bir takım şeylere sebebiyet vermemek
adına şu açıklamayı da yapmayı uygun görüyorum. Gericilikle veya ilericilikle
hiç bağdaştırmadan, beni takip eden siz saygıdeğer okuyucularım biliyorlar ki, yazım
tarzım gereği bu şekilde bir giriş yapmayı uygun buldum. Asırlardır Ramazan
Bayramı olarak kutlanabiliyorken, kimilerimiz tarafından da Şeker Bayramı
olarak kutlanıyor. Sonuç olarak müslümanlığın iki dini bayramından biri olan bu
bayramı herkesin şeker tadında, sağlıklı, mutlu, huzurlu, keyifli geçirmesini
diliyorum.
Uzun bir zamandır yazmaya
çalışıyorum. Turizm, çevre, ekonomi, eğitim, kültür ve birçok konu ile sporu
ayni anda yazdım. Fakat din ile sporu ayni anda yazabileceğimi hiç düşünmemiştim.
İslam dinimiz; insanların renk, ırk, dil ayırımı yapmadan, hak ve hukuk
yönünden bütün insanların eşit olduklarını açıkca belirtiyor. Hatta İslam
dinimizin yegane hedefinin, insanlığın dertlerini gidermek, insanlığa hak ve
hakikat yolunu göstermek olarak açıklanıyor.
Hukuk, birey,
toplum ve devletin
hareketlerini, birbirleriyle olan ilişkilerini; yetkili organlar tarafından usulüne uygun olarak
çıkarılan, kamu gücüyle desteklenen, muhatabına genel olarak nasıl davranması
yahut nasıl davranmaması gerektiğini gösteren ve bunun için ilgili bütün
olasılıkları yürürlükte olan normlarla düzenleyen normatif bir bilimdir. Hukuk,
birey-toplum-devlet ilişkilerinde ortak iyilik ve ortak menfaati gözetir,
olarak açıklanıyor.
Benim gibi sizler de bu yazıyı okuyorken müslüman bir hukuk devletinde
yaşayıp, hak ve hukuktan bahsedemeyeceğimizi, renk, ırk, din ve dil ayrımı
yapıldığını yaşayıp görüyorsunuz. Onca yapılan hataları veya adaletsizlikleri
şimdi burada durup sıralamayacağım. Zaten sizler de şimdi “Eh be Tahir Hoca
bayramımızın şeker tadını mı bıraktın” diye serzenişte bulunuyorsunuz.
Yüce Atatürk’ün söylediği “Spor,
sevgi, barış ve kardeşliktir” cümlesi, sporcu kişiliği taşıyan kişilerin hak ve
hukuka riayet ettiklerini, spor sayesinde renk, ırk, din, dil ayırımı
yapmadıklarını gözlemleyebiliyoruz. Doğru ellerde yetişen sporcu çocukların ilk
önce “İnsan” olarak yetiştirildiklerini görüp mutluluk duyuyoruz. İnsan olarak
yetişen bu çocukların sevgi ve saygıyı da öğrendiklerinden antrenmanlar da
şeker tadında geçiyor. İlk önce kendilerine, takım arkadaşlarına, rakip takım
oyuncularına, takım yöneticileri ile antrenörlerine saygılı davranan sporcular,
kendilerine de saygı, sevgi içerisinde de davranılınca antrenman, maç ve özel
hayatta ilişkiler şeker tadında geçiyor.
Dinimizi inkar etmeden, ülkemize, soyumuza sahip çıkarak hak ve hukuka
dayalı bireyler yetiştirip, onların renk, ırk, din, dil ayırımı yapmadan
herkesle barış içerisinde yaşamasını sağlayalım. Bunun için de tüm
çocuklarımızı spora yönlendirelim...
“Sporcular,
hakkaniyetli insanlar topluluğudur.” Tahir Soyer
Saygı ve basketbolla kalın.
Tahir Soyer
08/08/2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder