15 Nisan 2015 Çarşamba

Şeker tadında!

          Bugün Şeker Bayramının ikinci gününü yaşıyoruz. Dün ile bugün aile büyüklerimizi ziyaretlerimizde Gatmer, Gatsura, Gullurikya, Güllaç, Mullapi, Samsı, Bişi, Sini Gatmeri, Şamişi, Kadayıf türleri ve bilimum tatlı türlerini tüketiyoruz. Genç okuyucularım bir kısım tatlıların ismini bilmese de, özellikle büyük nineler ve dedelerin ellerini öpmeye gittiklerinde bazılarını tatmış olduklarını düşünüyorum. Kısaca adı üstünde olan Şeker Bayramını, sağlığımız yerindeyse veya çok büyük derdimiz yoksa şeker tadında geçiriyoruz.
          Bir takım şeylere sebebiyet vermemek adına şu açıklamayı da yapmayı uygun görüyorum. Gericilikle veya ilericilikle hiç bağdaştırmadan, beni takip eden siz saygıdeğer okuyucularım biliyorlar ki, yazım tarzım gereği bu şekilde bir giriş yapmayı uygun buldum. Asırlardır Ramazan Bayramı olarak kutlanabiliyorken, kimilerimiz tarafından da Şeker Bayramı olarak kutlanıyor. Sonuç olarak müslümanlığın iki dini bayramından biri olan bu bayramı herkesin şeker tadında, sağlıklı, mutlu, huzurlu, keyifli geçirmesini diliyorum.
          Uzun bir zamandır yazmaya çalışıyorum. Turizm, çevre, ekonomi, eğitim, kültür ve birçok konu ile sporu ayni anda yazdım. Fakat din ile sporu ayni anda yazabileceğimi hiç düşünmemiştim. İslam dinimiz; insanların renk, ırk, dil ayırımı yapmadan, hak ve hukuk yönünden bütün insanların eşit olduklarını açıkca belirtiyor. Hatta İslam dinimizin yegane hedefinin, insanlığın dertlerini gidermek, insanlığa hak ve hakikat yolunu göstermek olarak açıklanıyor.
          Hukuk, birey, toplum ve devletin hareketlerini, birbirleriyle olan ilişkilerini; yetkili organlar tarafından usulüne uygun olarak çıkarılan, kamu gücüyle desteklenen, muhatabına genel olarak nasıl davranması yahut nasıl davranmaması gerektiğini gösteren ve bunun için ilgili bütün olasılıkları yürürlükte olan normlarla düzenleyen normatif bir bilimdir. Hukuk, birey-toplum-devlet ilişkilerinde ortak iyilik ve ortak menfaati gözetir, olarak açıklanıyor.
          Benim gibi sizler de bu yazıyı okuyorken müslüman bir hukuk devletinde yaşayıp, hak ve hukuktan bahsedemeyeceğimizi, renk, ırk, din ve dil ayrımı yapıldığını yaşayıp görüyorsunuz. Onca yapılan hataları veya adaletsizlikleri şimdi burada durup sıralamayacağım. Zaten sizler de şimdi “Eh be Tahir Hoca bayramımızın şeker tadını mı bıraktın” diye serzenişte bulunuyorsunuz.
          Yüce Atatürk’ün söylediği “Spor, sevgi, barış ve kardeşliktir” cümlesi, sporcu kişiliği taşıyan kişilerin hak ve hukuka riayet ettiklerini, spor sayesinde renk, ırk, din, dil ayırımı yapmadıklarını gözlemleyebiliyoruz. Doğru ellerde yetişen sporcu çocukların ilk önce “İnsan” olarak yetiştirildiklerini görüp mutluluk duyuyoruz. İnsan olarak yetişen bu çocukların sevgi ve saygıyı da öğrendiklerinden antrenmanlar da şeker tadında geçiyor. İlk önce kendilerine, takım arkadaşlarına, rakip takım oyuncularına, takım yöneticileri ile antrenörlerine saygılı davranan sporcular, kendilerine de saygı, sevgi içerisinde de davranılınca antrenman, maç ve özel hayatta ilişkiler şeker tadında geçiyor.
          Dinimizi inkar etmeden, ülkemize, soyumuza sahip çıkarak hak ve hukuka dayalı bireyler yetiştirip, onların renk, ırk, din, dil ayırımı yapmadan herkesle barış içerisinde yaşamasını sağlayalım. Bunun için de tüm çocuklarımızı spora yönlendirelim...      
Sporcular, hakkaniyetli insanlar topluluğudur.” Tahir Soyer         
Saygı ve basketbolla kalın.
Tahir Soyer

08/08/2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder