Son
zamanlarda memleketimizde silahlı çatışmalar, cinayetler, yaralanmalar,
vurgunlar ve daha birçok şey yaşanıyor. Bütün bu olumsuzlukları eğer başka bir
şey çıkmazsa “sevgililer günü” tek bir gün bile olsa bertaraf edebiliyor. Bu
günün hatırına insanlar en azından sevdiğine veya sevdiği şeye, başka bir
motiveyle gidip mutlu bir gün geçiriyor. Yaşanan tüm bu olumsuzluklar üzerine
insanların sevdiğine alacağı hediye veya hediyeler, ya da birlikte gidecekleri
yerler sayesinde esnafın da yüzü gülüyor.
Sevginin ne olduğunu, size neler
hissettirdiğini ve yaşattığını en iyi siz biliyorsunuz. Yıllardır herkes bunun cevabını
arasa da, bazen buluyor veya bulduğunu sanıp yanılıyor. Sevgi görülmeyen ama
hissedilen, elle tutulmayan ama yaşanılan, duyulmayan ama varlığı ta yürekten
sezilip anlaşılan bir duygu olarak açıklanıyor. Bu sevgi uğruna gerektiği zaman
her şeyden vazgeçebiliyor, bekliyor veya ona koşar adım gidilebiliyor.
Sevgi sadece “sevgiliye” mi duyuluyor? Bana
göre sevgi sadece sevgiliye karşı duyulmuyor. Yüreğinizin en derin yerlerinden
O’na karşı hissettiğiniz, yaşadığınız mutluluk veren herkese veya her şeye
duyuluyor. 14 Şubat geldiği zaman mezarlıklara giden birçok insanı
görebiliyoruz. Mezarda yatan anne, baba, kardeş, evlat veya arkadaş olabiliyor.
Bu olay bize çok büyük bir sevgiyi gösteriyor, belki de en büyük sevgiyi.
Hepimiz dönüp çevremize baktığımız
zaman, kimilerinin beslediği evcil hayvanlara, arabalarına, evlerine veya başka
bir şeylere göstermiş olduğu o sevgiyi ve aşkı görebiliyoruz. Benim veya benim
gibi olanların da spora veya basketbola karşı beslediğimiz büyük sevgilerimiz
vardır. Ben de dün akşam “sevgilim” ile her günkü gibi buluşup onunla oldum.
Aşkımızın meyvesi olan “çocuklarımızla” hep birlikte güzel bir gece daha
geçirmenin mutluluğunu yaşadım.
İnsanlar mutlaka farklı cinse karşı
bir aşk duyacak diye bir şart olmuyor. Ki bazen bu aşk; çoğu zamanda sahte
olabiliyorken, sanata, spora, doğaya duyulan sevgi ve aşk gerçek olup asla
sahtesi olmuyor. Dün akşam sporcularımın bu gerçek aşkla antrenmana
katılmaları, hiçbir şey düşünmeden ve “kafaları da dışarıda” olmadan yaptıkları
çalışma bana verilen en güzel sevgililer günü hediyesi de oldu aynı zamanda.
Sizi başlangıçtan itibaren hala daha
elinde tutan sevgi dolu duygularınızı keşfedin ve keşfettiğiniz o duyguların
size yol göstermesine izin verin. Bu duygular spora karşı dahi olsa “sevgili
olma” halinizi sürekli kılınız. Sizler farklı cinse sevgi ile aşk duyuyorsanız,
o duyguları yaşıyorsanız, kendinizden eminseniz ve en önemlisi sizi terk edip
gitmeyeceğine güveniyorsanız, eskilerin dediği gibi “Sevgi varsa, taşıdığın
yükün ağırlığı vız gelir.” Gerçek sevgiyi, eski Tahir ile Zühre, Leyla ile
Mecnun, Kerem ile Aslı, Kanuni Sultan Süleyman ile Hürrem Sultan, Kleopatra ile
Marcus Antonius, Salvador Dali ile Gala, Sigmund Freud ile Martha Bernays ve
Romeo ile Juliet gibi yaşamanızı diliyorum…
“Sevgiyi,
dünyadaki tüm kötülüklere karşı bir zırh gibi giy. Bu zırh, hiçbir silahın
delemeyeceği tek kalkandır.” Peter Deunov
Saygı ve basketbolla kalın.
Tahir Soyer
14/02/2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder