15 Nisan 2015 Çarşamba

Sevgililer gününde “sevgili” çift mi olmalı?

          Son zamanlarda memleketimizde silahlı çatışmalar, cinayetler, yaralanmalar, vurgunlar ve daha birçok şey yaşanıyor. Bütün bu olumsuzlukları eğer başka bir şey çıkmazsa “sevgililer günü” tek bir gün bile olsa bertaraf edebiliyor. Bu günün hatırına insanlar en azından sevdiğine veya sevdiği şeye, başka bir motiveyle gidip mutlu bir gün geçiriyor. Yaşanan tüm bu olumsuzluklar üzerine insanların sevdiğine alacağı hediye veya hediyeler, ya da birlikte gidecekleri yerler sayesinde esnafın da yüzü gülüyor.
          Sevginin ne olduğunu, size neler hissettirdiğini ve yaşattığını en iyi siz biliyorsunuz. Yıllardır herkes bunun cevabını arasa da, bazen buluyor veya bulduğunu sanıp yanılıyor. Sevgi görülmeyen ama hissedilen, elle tutulmayan ama yaşanılan, duyulmayan ama varlığı ta yürekten sezilip anlaşılan bir duygu olarak açıklanıyor. Bu sevgi uğruna gerektiği zaman her şeyden vazgeçebiliyor, bekliyor veya ona koşar adım gidilebiliyor.
          Sevgi sadece “sevgiliye” mi duyuluyor? Bana göre sevgi sadece sevgiliye karşı duyulmuyor. Yüreğinizin en derin yerlerinden O’na karşı hissettiğiniz, yaşadığınız mutluluk veren herkese veya her şeye duyuluyor. 14 Şubat geldiği zaman mezarlıklara giden birçok insanı görebiliyoruz. Mezarda yatan anne, baba, kardeş, evlat veya arkadaş olabiliyor. Bu olay bize çok büyük bir sevgiyi gösteriyor, belki de en büyük sevgiyi.
          Hepimiz dönüp çevremize baktığımız zaman, kimilerinin beslediği evcil hayvanlara, arabalarına, evlerine veya başka bir şeylere göstermiş olduğu o sevgiyi ve aşkı görebiliyoruz. Benim veya benim gibi olanların da spora veya basketbola karşı beslediğimiz büyük sevgilerimiz vardır. Ben de dün akşam “sevgilim” ile her günkü gibi buluşup onunla oldum. Aşkımızın meyvesi olan “çocuklarımızla” hep birlikte güzel bir gece daha geçirmenin mutluluğunu yaşadım.
          İnsanlar mutlaka farklı cinse karşı bir aşk duyacak diye bir şart olmuyor. Ki bazen bu aşk; çoğu zamanda sahte olabiliyorken, sanata, spora, doğaya duyulan sevgi ve aşk gerçek olup asla sahtesi olmuyor. Dün akşam sporcularımın bu gerçek aşkla antrenmana katılmaları, hiçbir şey düşünmeden ve “kafaları da dışarıda” olmadan yaptıkları çalışma bana verilen en güzel sevgililer günü hediyesi de oldu aynı zamanda.
          Sizi başlangıçtan itibaren hala daha elinde tutan sevgi dolu duygularınızı keşfedin ve keşfettiğiniz o duyguların size yol göstermesine izin verin. Bu duygular spora karşı dahi olsa “sevgili olma” halinizi sürekli kılınız. Sizler farklı cinse sevgi ile aşk duyuyorsanız, o duyguları yaşıyorsanız, kendinizden eminseniz ve en önemlisi sizi terk edip gitmeyeceğine güveniyorsanız, eskilerin dediği gibi “Sevgi varsa, taşıdığın yükün ağırlığı vız gelir.” Gerçek sevgiyi, eski Tahir ile Zühre, Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı, Kanuni Sultan Süleyman ile Hürrem Sultan, Kleopatra ile Marcus Antonius, Salvador Dali ile Gala, Sigmund Freud ile Martha Bernays ve Romeo ile Juliet gibi yaşamanızı diliyorum…  
Sevgiyi, dünyadaki tüm kötülüklere karşı bir zırh gibi giy. Bu zırh, hiçbir silahın delemeyeceği tek kalkandır.” Peter Deunov
Saygı ve basketbolla kalın.
Tahir Soyer

14/02/2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder