15 Nisan 2015 Çarşamba

Söylemlerde kalmasın!

          Bir buçuk yıl önce sadece spor ve basketboldaki bilgilerimi çocuklarımız ve gençlerimize aktarmak adına birkaç arkadaşımın yüreklendirmesiyle yazmaya başladım. Çok kısa bir süre sonra yazılarım gazetede ve birkaç web sayfasında yayınlanmaya başladı. Yayına hazır olan ancak henüz basımını sağlayamadığım “Ada’da Dört Periyot” isimli kitabımın adının köşemin ismi olması talebim de onaylanınca sizlerle her cuma bu köşe aracılığı ile buluşuyorum.
          Gazetecilik konusunda eğitim almadığım için başlangıçta nasıl yazabilirim diye çok endişelendim. Aslında ülkemiz ve Dünya’da o kadar olay oluyor ki, yazı yazmayı seven ve tecrübeli bir yazar için malzeme sıkıntısı yok, her gün birkaç yazı yazabilir fakat spor konusunda yazı yazmak benim gibi tecrübesiz kişiler için kolay olmuyor. Yine de severek ve disiplinli bir şekilde her hafta yazmaya başlayınca artık bir tarzımın ortaya çıktığını fark ettim. Bazen çok uzun yazmakla eleştirilsem de bunu da düzeltmeye çalışacağım.
          Bu hafta başı yaşadığım farklı bir konu üzerine yazmayı düşünüyordum ancak akşam twitter’de gördüğüm  bir yazı üzerine tekrar gündeme getirmek istediğim bir konu var. Bir milletvekili adayımız “Spor ambargoları yarın kalktığında alt yapı anlamında buna ne kadar hazırız. Mecliste üzerinde en çok çalışacağım konu bu olacak.” diye bir tweet attı. Birkaç hafta önce partilerin seçim manifestolarında spor önemsenmiyor diye yazmıştım. Gelinen noktada birkaç partinin seçim manifestolarında spor ile alakalı, iktidarımızda “Sporcularımız ve sanatçılarımız ülkeyi tanıtıyor” ve “Ülke sporu her alanda gelişiyor.” Bir diğeri ise “Tüm sporcularımıza eşit mesafede yaklaşarak ve altyapıya önem vererek, sporu kitlelere yayıp, elit sporcularımızı Devlet koruması altına alacağız.” diyerek spora verdikleri önemi aktarıyorlar.
          Bir buçuk yıl önce “Kıbrıs sorunu çözülene kadar olan zamanı, çok iyi değerlendirip spor konusunda da hazırlanmamız gerekir. Öncelik tabi ki kalıcı ve alt yapıyı destekleyen spor politikalarının oluşturulmasıdır. Bunun dışında Uluslararası deneyimler çok önemli.” demiştim. Muhakkak benden önce de bu konuyu gündeme getiren birçok spor yazarı olmuştur ancak dileğim; söylemlerde kalmadan seçilecek ve  hükümet edecek olanların bu ve benzer düşüncelerle sporumuza sahip çıkmaları ve artık bu konuyu irdeleme gereği duymamamızdır.
          Sporda bize uygulanan ambargolara karşı eleştiriyi ve mücadelesini hep birlikte yapalım. Ambargoların kalkacağı o güne kadar da kendimizi uluslararası yapılacak turnuvalara veya organizasyonlara, sporcularımızla, eğitmenlerimizle, tesislerimizle hazırlamalıyız. Bana göre ekonomiyi, sağlığı, eğitimi, çevreyi, turizmi, dış ve iç işlerimizi birebir ve dolaylı olarak etkileyen sporun ayrı bir bakanlık çatısı altında toplanması sonucunda bunların gerçekleşmesi daha uygun olacak diye düşünüyorum…
“Kişilerin yaptığı iş ne olursa olsun, hayat felsefesi ile örtüşmesi gerekiyor.” Tahir Soyer        
Saygı ve basketbolla kalın.
Tahir Soyer

18/07/2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder