15 Nisan 2015 Çarşamba

Tatil!

          Pazartesi gecesi bölük pörçük uyudum hep. Yarım saat uyuyup sonra uyanıp kalktım. Bir saat oturup tekrar yatıp ayni şekilde uyuyup uyandım. Sabaha kadar gecem bu şekilde geçti. Sebebi neydi tam olarak bilmiyorum ama, sanırım birçok nedenden ötürü kafamı toparlayamayıp uyuyamadım. En büyük nedenlerinden birinin de yurtdışına gidecek olmam olduğunu tahmin ediyorum. Elbette temelli değil sadece tatil amaçlı yurtdışında olacağım için heyecandan olması gerek. Tatili de dramatize edip sizlerle paylaşmayı düşünmüyorum tabiiki.
          Aslında alışkanlıklarımızın ötesinde, hayatımızın o rutin çizgisinden olabildiğince uzaklaşmak herkese iyi geliyor. Gezmek, eğlenmek, dinlenmek, başka bir ülkenin kültürünü öğrenmeye çalışmak vb gibi herkesin bir tatil anlayışı oluyor. Kimilerimiz uyku, deniz, havuz, bar, disko, kültür gezileri vb bir tatil anlayışına sahiptir. Ben ise gideceğim ülkenin basketbol kültürünü öğrenmeye çalışacağım için, bu tatilin beni çok mutlu edeceğini düşünüyorum. Bir diğer mutluluğu ise yıllardır yoğun bir tempoda çalıştıktan sonra, bana göre uzun bir süre olan 15 günlük bir psikolojik dinlenme fırsatı bulmuş olmamdır.
          Bildiğiniz üzere sporda, hazırlık, müsabaka ve geçiş dönemi olarak kabaca üç tane antrenman periyotlaması bulunuyor. Geçiş dönemini tatil olarak algılayabiliyoruz. Bu sürenin profesyonel olarak yapılan sporlarda bir ay’ı geçmemesi öneriliyor. Geçiş döneminde amaç; sporcuların fiziksel ve zihinsel olarak yeniden toparlanması, sakatlığı bulunuyorsa tedavisi ve elde etmiş olduğu sporsal becerileri muhafaza etmesi olarak açıklanıyor.
          Geçiş dönemi de iki bölümden oluşuyor. Birinci bölümde, sporcu kendi iradesiyle istediği biçimde hafif çalışma yapıp bir sezonun yorgunluğunu üzerinden atmaya çalışıyor. Bu çalışmada da genel alıştırmaların yapılması öneriliyor.
          İkinci bölümde ise aktif dinlenme öneriliyor. Bu bölümde bireysel alıştırmalar büyük önem kazandığından, kesinlikle özel karakter taşıyan alıştırmaların uygulanmaması gerekiyor. Sporcular bu dönemde yapacağı antrenmanlarda psikolojik gerilimlerden arınmalı ve fiziksel gücünü belli bir düzeyde tutabilmelidir. Yüklemeler bu bölümde belli bir düzeyde tutulup gücümüzü kaybetmemeliyiz. Bunun aksini yaparsak esas hazırlık döneminde bu gücü tekrar kazanmak oldukça zor olacaktır diye düşünüyorum.
          Geçiş döneminde, küçük oyunlar ve psikolojik gerilimi çözücü çalışmalar, başka spor çeşitleri, bireysel alıştırmalar, haftada 1-2 defa topla teknik çalışmalar, zihnimizi hafifletecek kitap, tiyatro, sinema gibi etkinliklerde bulunmak bizleri hazırlık ve müsabaka dönemlerinde daha başarılı kılacaktır.
          Tatil her bir bireyin ihtiyacı olduğu kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Gözlemlediğim ve beni üzen öğrenci sporcuların tatil kelimesinin anlamını farklı algılamaları oluyor. Öğrenci sporcular özellikle okul kapandıktan sonra gece ile gündüzü karıştırıyorlar. Geceleri gündüz gibi yaşayıp, gündüzleri ise gece olarak yaşıyorlar. Sabahlara kadar internet başında oturup, gündüz öğlen veya akşam üzeri uyanıyorlar. Uyku her insanın ihtiyacıdır ve kaliteli yeterli zaman uyuyarak geçirmemiz sağlığımız için gereklidir. Ancak sabaha kadar oturup sonra uyumak bize herhangi bir kazanımı bırakın fayda bile sağlamıyor.
          Sonuç olarak iyi bir sporcunun uyku, beslenme gibi alışkanlıkları kazanması şarttır. Sizler de lafta sporcu olmak istemiyorsanız uykunuza ve beslenmenize dikkat ediniz. Tatili dramatize etmeyelim dedim ama maalesef bu gibi durumları gördüğüm sporcularım için durum gerçekten dramatiktir. Tatil döneminde kaybedeceğiniz uyku alışkanlığını yeniden kazanmak yine sizin için zor olacaktır. Beslenmenize dikkat etmeyerek aldığınız yağları antrenman döneminde veririm düşüncesine sahipseniz, sizden daha fit olarak antrenmanlara başlayan arkadaşınızın sizden daha avantajlı durumda olduğunu unutmayınız.        
“Sporcular tatil olgusunu fazla abartmadan, fiziksel ve zihinsel olarak yarışma dönemine hazır olmalıdırlar.Tahir Soyer       
Saygı ve basketbolla kalın.
Tahir Soyer

29/08/2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder