Teknoloji ve sosyal paylaşım sitelerinin bizi ne
kadar olumsuz yönde etkilediği ile ilgili bazı gözlemlerimi sizlerle paylaşmak
istiyorum. Geçmiş aylarda bir toplantı öncesi arkadaşımla yemek yiyorduk. Hemen
yan tarafımızdaki masada genç bir çift oturuyordu. Onlarda yemeklerini yiyordu.
Yemeğimiz bittikten sonra gelen kahvelerimizi yudumlamaya başladığımızda, yan
tarafta oturan genç çiftin her ikisinin de elinde telefonları ile bir şeyler
yaptığını fark ettim. Bu olay bayağı bir sürdü. Dikkatimi onlardan alamıyordum.
İkisinin de parmaklarındaki yüzüklerden evli olduklarını da anlamış
bulunuyordum. Teknoloji ve sosyal paylaşım siteleri veya ne olursa olsun böyle bir
ortamda da mı hayatımızda diyerek bu soruyu kendime sormaya başladım.
Hep
bu konuyu yazmak istiyordum. Yazma zamanım gelene kadar da gözlemlerime devam
ettim. Antrenman çıkışı Genç Bayan Basketbolcularımı evlerine bırakıyorken,
motosiklette muhtemelen babası veya bir akrabasının arkasında yolcu olarak
bulunan genç kızımızın elinde telefonla bir şeyler yaptığını da gözlemledim.
Bu
yazdıklarımla bitmiyor tabiî ki; antrenmanlarda çalışma bölümleri arasında
verdiğim su molalarından hemen sonra, özellikle genç oyuncular derhal
telefonlarına sarılıyorlar. Ya mesaj atmaya ya da sosyal paylaşım sitelerindeki
hesaplarına girip, duvarlarına veya mesajlarına bakıyorlar.
Teknoloji hayatımıza o kadar çok girdi ki, bizler de bu olaylardan bahsederken
kendimizin de bunu yaptığını unutmuyoruz. Teknolojinin gelişmesi iletişim,
paylaşım, haber alma-verme vb. gibi olayları hayatımızda kolaylaştırıyor. Ancak
bizleri ne kadar samimiyetten, karşımızdakine verdiğimiz değerden, insan ve
aile ilişkilerinden, yaptığımız iş ne olursa olsun ona motive olamama gibi
olaylardan uzaklaştırdığını düşünmek zorundayız.
Geçenlerde
bir arkadaşımın anlattığı olay da tam bunun üzerine tuz biber gibi geldi.
Arkadaşım kız arkadaşıyla güzel bir gece geçirmek için buluştuğunu, gecenin
güzel başladığını, birkaç saat sonrasında kız arkadaşının işiyle ilgili
maillere bakması gerektiğini bildiği için “bakabilirsin” dediğini, ancak kız
arkadaşı mailden hemen sonra facebook-twitter hesaplarına da baktığını ve bu
olayın 15-20 dk sürdüğünü anlatması olayın ne kadar ciddi olduğunu gösteriyor.
Kızın arkadaşıma karşı sevgisinin olduğu biliniyor, fakat durum böyle bir
ortamda, bu kadar da ortaya çıkıyorsa kendimize biraz bakmamız gerekiyor.
Teknoloji,
hayatımıza çok kok kolaylıklar sağlıyor. Eskisi gibi bizler seminerlerde
kağıt-kalem kullanmıyor, kaliteli cep telefonlarımızla, kameralarımızla veya
tabletlerle seminerdeki hareketleri çekmek için kolaylık sağlıyor. Fakat bize
kolaylık sağlayan bu veya buna benzer teknoloji harikaları, bizleri
araştırmaktan, taktik tahtasını elimize alıp çalışma drillerini veya setleri
çizmekten uzaklaştırıp tembellik yapmamızı sağlıyor.
Teknoloji, özellikle hayatımıza o kadar çok girdi ki, eskiden bizlerin
mahalle, köy veya bisikletlerimize binip başka köylerdeki arkadaşlarımızla
buluşmaya gidiyorduk. Boş arazilerde kurduğumuz taştan, tenekeden kalelerde
gönül vermiş olduğumuz takımları oluşturup orada oynayan sevdiğimiz sporcular
olup futbol maçları oynuyorduk. Yaz aylarında, yine bisikletlerimize binip
arkadaşlarla hep birlikte denize gidiyorduk. Üniversite çağımız geldiği zaman
da tüm bunları yapıyorken, birçoğumuz o zaman ki adıyla ÖSS ve ÖYS’yi
kazanıyorduk.
Spor, bizim okumamıza engel değil. Teknolojinin gelişmesi, sosyal
paylaşım sitelerinin cazibesi de okumamıza engel değil. Hatta teknolojinin eğer
doğru kullanırsak bizlere yararı daha fazla oluyor. Hızla gelişen gelenek,
görenek ve kültürümüzün de okumamıza engel olmadığı biliniyor. Ancak bunları
fazlasıyla yapmak, spor yapanların tam anlamıyla spora odaklanamamasını
sağlıyorken, spor yapmayanların ise fiziksel ve psikolojik hastalıkların
yanında, kötü alışkanlıklara ve kötü arkadaşlıklarla tanışması kaçınılmaz
oluyor.
“Bize
hakim olan, sadece kendimizin sahip çıktığı, bizim karar verdiğimiz hedeflerdir.” Muhammet Bozdağ
Saygı ve basketbolla
kalın.
Tahir Soyer
21/02/2013
Tahir Soyer
21/02/2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder